Bina DerinlikleriMadde 37- 1) Bina Derinliği Hesabıa- İmar planlarında bina derinlikleri belirlenmemiş yerlerde derinlikler genelolarak;I = L - (K + H / 2) formülü ile hesaplanır.Burada: I = bina derinliğini,L= parsel ortalama derinliğini,K= ön bahçe mesafesini veH= en fazla saçak seviyesi olarak imar durumundabelirtilen bina Yanizeytinlik alanların imara açılması gibi bir tehlike var. Bu gerçekten, Türkiye ekonomisi için, en önemli, en nitelikli bir tarımsal ürün olan zeytin ve zeytinyağının yağmalanması anlamı da taşıyor. Edremit, Kazdağı ve Madra Dağının yarattığı dünyanın en nitelikli zeytin ve zeytinyağının üretildiği Kuzey Doğal sit alanlarının koruma ve kullanma koşullarına ilişkin ilke kararı yayımlandı Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından doğal sit alanlarını korumaya Merhaba Sevan Abi. "Türk ordusunun 1940’taki durumu içler acısıydı; Churchill’in ifadesine göre, müttefikler safında savaşa girmesi müttefikler açısından kazanç değil net kayıp olurdu." Buna müteakiben sorayım, Roosevelt ve Churchill'in birden fazla defa İnönü'yü savaşa girmeye ikna etme çabası (örn. Bubüyüklükte bir tahsis projesi 1983 yılından beri gerçekleșen tahsis uygulamalarının hem en büyüğüdür, hem de tarımsal niteliği korunacak alanlar, orman alanları, ağaçlandırılacak alanlar, sit ve kıyı alanları gibi değerleri içermesi dolayısıyla kapsamı en geniș tutulmuș olanıdır. Kamuoyunda “imar affı” olarak bilinen, imar barışının UNESCO’nun dünya mirası listesinde olan İstanbul’un tarihi yarımadasının yaklaşık yüzde 90’ınını da kapsadığı f940d0. İmar affı hukuki sistemimizde, imara aykırı olarak yapılan çeşitli taşınmazların inşasındaki durumlarda bu taşınmazların durumlarının mahkeme tarafından çözüme ulaştırılamaması durumlarında kamu tarafından oluşturulan bir affı kapsamaktadır. İmar affı ortaya çıktığı zaman yapılan mülkün bedeli karşılığında bazen de devletin politikası tarafından bedeli ödenmeden var olan ihtilaflar ile uzlaşma yolu ile sona erdirilmektedir. Ülkemizdeki binaların yüzde 90 oranını kapsayan büyük bir çoğunluğu kaçak, plansız ya da imara aykırı durumlarda inşa edilmektedir. Bu durum da belirli ölçümler neticesinde ortaya çıkmakta ve ülkemizde de belirli bir sorunun oluşmasına temel zemin hazırlamaktadır. Kaçak yapıların yasal olarak resmi zemine dayandırılması durumunda imar affı uygulanabilmektedir. Kaçak olarak yapılan binaların alt yapı hizmetlerinden faydalanması ve hukuki açıdan da kaçak olmasından kaynaklı problemlerin çözümü için İmar affı kanunu ortaya çıkmıştır. Yayımlanan bu imar affı kanunu ile kaçak yapılar ve uygunsuz yapıda bulunan yapılar af çerçevesince yasal kabul edilmekte ve belediyenin sunmuş olduğu alt yapı hizmetlerinden faydalanmasına olanak tanınmaktadır. Ayrıca doğalgaz, elektrik ve su gibi kamu hizmetlerinden de yararlanılması sağlanmaktadır. Kaçak binaların sahiplerinin hak iddia edebilmeleri için imar affından yararlanmaları gerekmektedir. Bu da ancak belediyelere başvuruda bulunduklarında gerçekleşir. Belediyeye bu kaçak yapı ile ilgili başvuru yaptığı zaman hak sahibinin kaçak binası ile ilgili olarak öncelikli şekilde yıkım kararı var ise bu karar anında durdurulur. Hak sahibinin kaçak binası üzerinde idari para cezası bulunuyorsa bu ceza da başvurunun ardından anında kaldırılır. Bu kaçak yapılara dair hak sahipleri için kamu davası açılmış ise, bu davalar da hükümsüz kalmaktadır. Hak sahipleri binalarındaki kaçak yapı ibaresinin ortadan kaldırılması amacı ile belediyeye ve çeşitli kurumlara başvuruda bulundukları zaman elektrik, su ve doğalgaz alt yapı hizmetlerini de anında düzenli olarak ve resmi bir şekilde alabilmektedir. Bunun dışında tamamen arsa dahil kaçak tapusu bulunan hak sahipleri de imar affından yararlanabilmektedir. İmar affından yararlanılan kaçak arsa yapıları hem arsa tapusu olarak hem de kat tapusu olarak hak sahiplerinin üzerine geçebilecektir. Bu imar affından hem kaçak yapılar yararlanabilir hem de iskanlı tapu sahipleri yararlanabilmektedir. İmar Affına Girmeyen Özellikler Özellikle devlete ait hazine arazilerinin üzerinde ve belediye arazilerinin üzerinde birçok kaçak yapı bulunmaktadır. Bu yapılar üzerinde yer alan hak sahipleri de imar affına başvurdukları zaman bu yapılarda hak sahibi olabilirler. Bu yapılara da imar affı bulunmaktadır. Fakat bunun için de kanun içerisinde birtakım istisnai durumlar bulunmaktadır. İmar affına girmeyen her ilde belli başlı özellikteki yerler bulunmaktadır. İstanbul için düşündüğümüzde İstanbul boğazının görünüm alanlarını kapsayan yerler, Sultanahmet ve Süleymaniye’ yi içerisine alan tarihi yarım ada ismi ile bulunan yer gibi birçok özellikteki bölge imar affına girmeyen bölgeler arasındadır. 81 ile özel olarak imar affına girmeyen yerler bulunur. Sizler de yaşadığınız bölgenin imar affına girmeyen yerlerini ancak ilgili belediyeden öğrenebilirsiniz. Hazine arazisinde bulunan binaların bir kısmı, tarihi savaş yaşanmış ve önemli öngörülen alanların büyük çoğunluğu imar affı kapsamına girmeyen yerler olarak karşımıza çıkmaktadır. İmar affından yararlanılmak istenilen bir bina kişinin malı değil ve devlete ait bir hazine arazisi de değil yani üçüncü bir şahsa ait bir yapı ise gene imar affından yararlanılamaz. İmar affından yararlanmak için son çıkan imar affı kanunu yani 2018 yılından önceki bu sayılan özelliklerin dışında kalan tüm kaçak yapılar için imar affından yararlanılabilmektedir. Köklü değişiklikleri hayatımıza sokacak olan barış paketi 30 Nisan Pazartesi günü Başbakan Binali Yıldırım tarafından Bakanlar Kurulu’nda açıklandı. Emekliye bayram ikramiyesi, yaşlılık maaşı ve benzeri maddelerin yanında en dikkat çeken konulardan biri imar barışı şeklinde adlandırılan yeni düzenleme oldu. 50 yılın kangren olmuş sorununu çözmeyi hedeflediklerini bildiren Başbakan Yıldırım proje detayları hakkında bilgi verdi. Peki, belgesiz ruhsatsız yapılara kayıt imkanı verecek olan imar barışı nedir? İmar barışı hangi yapıları kapsıyor? İmar barışı ile birlikte tapusu olmaya herkes tapu sahibi olabilecek mi? 2018 imar barışı ne zaman çıkacak? İşte, imar barışı konusuna dair tüm detaylar…İMAR BARIŞI NEDİR?Bakanlar Kurulu’nda çıkan karara göre imarsız yapılar artık kayıt altına alınacak. Başbakan Binali Yıldırım tarafından yapılan açıklamaya göre, mülkiyet sorunu nedeniyle arsa gözüken yapıların, resmi olarak doğalgaz ve su bağlatamama gibi sıkıntıların önüne geçilecek. Ülkemizde 2017 yılından önce yapılmış ve bu durumda olan tüm binalar şehir, kat büyüklüğü, metrekare gibi herhangi bir şarta bakılmadan kapsam içerisinde Yıldırım 50 yıllık kangren olmuş bir meseleye çözüm getireceklerini duyurduğu imar barışına ilişkin açıklamasında, “Bu konuda çok kapsamlı çok köklü aşağı yukarı son 50 yılın artık kangren olmuş sorununu kökten çözecek bir kanun tasarısıdır. Bu imar barışı nasıl işleyecek? Türkiye’de şu anda 25 milyon civarında bağımsız bina var. Fakat neredeyse yarısı kadarı maalesef geçmiş yıllarda, özellikle de bunun büyük kısmı 2000 yılından önce yapılmış, imarsız yapılmış. Başkasının mülküne yapılmış, hazine arazisine yapılmış, meraya yapılmış, mülkiyet sorunu var. Bazıları da imar almış ama imara uygun yapmamış. İlaveler var, uygunsuzluklar var. Başka ne var? Bu yapıların tabi mülkiyet sorunu olduğu için arsa gözüküyor, tapusu yok. Tapuyu nasıl alacak? Hem arsa kendinin değil, yapı kullanım izni yok, bütün bu konulardan dolayı ne ortaya çıkıyor? Vatandaş su alamıyor, doğalgaz bağlatamıyor. Yapıyorsa da kaçak, yine suç işlemiş oluyor.” ifadelerini BARIŞI HANGİ BİNALARI KAPSIYOR?İmar Barışı’ndan en çok yararlanacak ilin İstanbul, ilçenin ise Güngören olması bekleniyor. Güngören ilçesinde 288 bin adet, Esenler ilçesinde 285 bin adet ve Üsküdar ilçesinde 208 bin adet ruhsatsız yapı stoğu var. Büyükşehirler başta olmak üzere yapılmış ve bir türlü kullanım, ruhsat ve imar izni alamamış tahminen 12-13 milyon civarında konut Barışı bu konutların tamamını kapsayacak. Kayıt bedeli her bina ve yapıya göre değişiklik gösterecek. Ancak yüzde 3’ün tek tip olarak uygulanması öngörülüyor. Vatandaş her bir dairesini bağımsız birim olarak tanımlayabilecek. İhtilaflı yapılar için hazırlanan bu çalışmada usulsüz uygulamalara izin verilmeyecek. Başlangıç tarihi 31 Aralık 2017 olacak. İmar çalışması gündeme gelir gelmez kaçak inşaat yapanlar barıştan YAPILARA TAPU VERİLECEK Mİ?İmar barışı konusuna ilişkin detayları bir açıklama yapan Yıldırım, bunun bir imar affı değil, imar barışı olduğunu belirtti. Yani imarsız, kaçak yapılara normal bir tapu değil bir kayıt belgesi verileceğini artık malı ile rezil olmayacağını bildiren Başbakan, “Ne yapacağız? Burada bunları bir yapı kayıt belgesi vereceğiz. Çevre şehircilik bakanlığı bütün bunların tespitini yapacak. Ve bundan sonra da bu yapı kayıt belgesi daha sonraki imar alacaksa imar alırken işine yarayacaksa, veya kentsel dönüşüme gidecekse öncelik tanınacak. Veya tapu verileceği zaman da bu belge aranacak. Böylece vatandaş elindeki malıyla rezil olmuş vaziyette. Malı var benim’ diyemiyor. 30 sene kullandığı evine benim diyemiyor. İmarla ilgili, mülkiyetle ilgili, elektrik, su altyapıyla ilgili sorunu var. Bina yapmış, arsa gözüküyor. Bütün bunları sona erdirecek reform düzeyinde düzenleme.” dedi.“İMAR AFFI DEĞİL, İMAR BARIŞI”“Düşünün 13 milyon bina. Her birinde 5 kişi yaşasa ne kadar büyük bir nüfusa hitap ediyor. Ben İzmir’den biliyorum yapıların yüzde 62’si kaçak bir de depreme dayanıklı değil. Bu ilk ve en önemli adım. Bu bir imar affı değildir. Bu bir imar barışıdır. Fark ne? İmar affı olsa, artık bu hakkı aldıktan sonra istediği gibi yıkar yapar kat fazla atar, sınırları geliştirir, emsalini değiştirir. Bunlar yok. Diyor ki kardeşim bu binanı ne zaman yaptın? 1982’de. Şimdi bu binanı tanıyorum. Elektrik mi almak istiyorsun, buyur al. Bir engel yok. Ama ben buraya kat atacağım. Yıkıp yeniden yapacağım, o zaman bir dakika diyecek. Belediyeye gidecek yapı kayıt belgesiyle. Oranın emsali neyse onu belediyeden alacak yeniden yapacak. Kurallar ne diyorsa o.”YAPI KAYIT BELGESİ ÜCRET KARŞILIĞINDA VERİLECEKİmar barışı kaydı sonrasında belirlenen 900 liralık inşaat metrekare fiyatı üzerinden değerleme yapılacak. Başvuruda bulunanlar yapı maliyeti ve arsa emlak değerinin toplamı üzerinde yüzde 3 kayıt bedeli yatırılması barışı ile beraber imarsız yapıların kayıt altına alınacağı ve hak sahiplerine Yapı Kayıt Belgesi verileceğini açıklayan Yıldırım, bu belgenin sembolik bir ücret karşılığında dağıtılacağını ifade etti.“Bunun için sembolik bir ücret alınacak. Bir yapı kayıt belgesi alabilmek için… Bunun emlak değeri, bilinen değeri üzerinden yüzde 3 bir para alınacak. Ayrıca kat mülkiyeti ve tapuya geçtiği zaman da onlara da yine aynı yüzde 3 bir para alınacak. Böylelikle vatandaş oturduğu evinin sahibi olacak. Ve kaçak göçek olmaktan da kurtulacak, para gelecek. Yani hatırı sayılı bir kaynak oluşacak. Bu kaynağı da deprem dönüşümüne ve bu çarpık yapılaşmaların düzenli, yaşanabilir, okuluyla parklarıyla yaşanır bir kentsel dönüşüm çalışmalarında kaynak olarak kullanacağız. Dolayısıyla buradan gelen para buraya yine alt yapının şehirleşmenin güzelleşmesi için kullanılmış olacak.”BEDELLER KENTSEL DÖNÜŞÜMDE KULLANILACAKYapı Kayıt Belgesi bedeli olarak belirlenen ücretin yeni bir kaynak oluşturacağını belirten, Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, “Vatandaşın evi iş yeri yasallaşıyor. Ekonomik olarak da kullanabiliyor. Bunun karşılığında kredi alıyor. İkinci bir fayda. Konut üzerinden iş yeri üzerinden vergiler alınabilecek. Toplamda bir gelir elde edeceğiz. Öngörülerimiz var ama. Müracaatla birlikte ortaya çıkacak. Bu bedel kentsel dönüşüm için kullanılacak. Buradan elde ettiğimiz geliri belediyelere üç yıl ödemesiz 0 faizle kredi kullandıracağız. Her yıl ortalama hane planlıyoruz. Şehirleri dönüştürüyoruz. En az 150 milyar civarında piyasaya para gelmesini bekliyoruz.” BARIŞI BAŞVURUSU NASIL YAPILIR?Ruhsatsız ya da ruhsata aykırı yapıların kayıt altına alınması amacıyla 31 Aralık 2017’den önce yapılan konut ya da işyerleri için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlükleri’ne başvurulacak. Kayıt belgesi evlerde tapu gibi bir hüviyet oluşturacak. Başvuruda binaya ait kaç daire olduğu, metrekaresi, yüzölçümü gibi ayrıntılar paylaşılacak. Başvuru tarihi bu yılın sonunda bitecek, hükümet gelen taleplere göre bu süreyi bir yıl daha uzatabilecek. İmar Barışı başvuruları e-devlet üzerinden yapılabilecek. Yenileme ya da yıkım istenirse belediye mevcut imarı Listemize Kaydolun inşaPORT Mail AboneliğiPosta listemize abone olun ve e-posta gelen kutunuzda ilginç şeyler ve güncellemeler alın. Abone olduğunuz için teşekkür şeyler yanlış gitti. İktidarın seçime giderken çıkardığı ve “imar barışı” olarak duyurduğu düzenlemeyle Türkiye genelinde kaçak, kural dışı yapılar kayıt altına alınacak ve iskân verilecek. Mimarlar Odası Başkanı Eyüp Muhcu, bu düzenlemenin “imar değil rant barışı” olduğunu söylüyor. Cumhuriyet'ten Hazal Ocak'ın haberine göre, AKP iktidarının seçim öncesi “imar barışı” olarak duyurduğu düzenleme Türkiye genelinde mülkiyet ve imar sorunu olan, ruhsatsız binaların yanı sıra ruhsatlı fakat imar mevzuatına aykırı olarak eklentiler yapılmış yapıları da kapsıyor. Başbakan Binali Yıldırım bu düzenlemenin “imar affı” değil “imar barışı” olduğunu savunsa da mimarlar bunun üstü kapalı bir “imar affı” olduğu görüşünde. Mimarlar Odası Başkanı Muhcu’ya çıkarılması planlanan yeni düzenlemeyi konuştuk. Muhcu, düzenlemeyi Türkiye genelinde düşünmek gerektiğini belirterek “Reza Zarrab’ın kaçak yalısından Kapadokya’daki otellere kadar birçok kaçak bina yasallaşır” diyor. Kimler affediliyor? Muhcu’nun tartışma yaratan düzenlemeye ilişkin sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle - Bu düzenleme yurttaşı nasıl etkiler? 1984 yılında Turgut Özal zamanında imar affı gündeme getirilmişti. İmar affının kente, çevreye ve yaşam değerlerine yaptığı olumsuz etkilerin sonuçları görüldü. Bundan dolayı kamuoyunda imar aflarına karşı bir tavır oluştu. Vaat edilenlerin hiçbiri olmadı. Örneğin imar affı çıkarılırken bundan sonra kaçak yapılaşmaya asla izin verilmeyeceği söylendi. Her seferinde imar afları sonrasında kaçak yapılar oldu. Bu süreç daha da hızlandı. Vatandaşlar arasında eşitsizlik ve adaletsizlik oluştu. Yasaya saygılı vatandaşlar cezalandırıldı, yasaları çiğneyen kesim ödüllendirildi. İmar afları bir sonraki imar affının nedeni oldu. Kaçak yapılaşma hiçbir zaman önlenemedi. Bütün kentler, yaşam değerleri, akarsular ve kıyı alanları, mutlak yapı yasağının olduğu bölgeler kaçak yapılarla doldu ve yaşanmaz hale geldi. Açık bir imar affı’ - Bu düzenlemeyle gelen kaynağın deprem dönüşümüne kullanılacağı söyleniyor. İstanbul’daki kentsel dönüşümü bu düzenleme nasıl etkiler? Bu açık bir imar affıdır. Üstü kapalı bir şekilde imar barışı adı altında gündeme getirilmektedir. Deprem de bir bahane olarak öne sürülmektedir. Sağlam yapıların oluşturulması söz konusu değildir. Söz konusu imar affıyla birlikte kaçak, kural dışı yapılan ve kamu denetim olmadan üretilen yapılar sanki sağlammış gibi kayıt altına alınacak ve iskân verilecek. Son dönemde yapılan yüksek yapılar ve TOKİ’nin aracılık ettiği pek çok yapı kamu denetimi olmadan gerçekleştiriliyor. Bu yapılarla ilgili kural dışı eklemeler ve ilave katlar söz konusu. Bunların deprem açısından güvenli olduğunu iddia etmek mümkün değil. Yurttaşların mağduriyetinin giderileceği de doğru değil. Çünkü söz konusu işlemin kamu yararıyla bir ilgisi yok. Söz konusu imar affıyla kamu arazilerinin işgalinin yoğunlaşması, yeni ilave ve kaçak yapılaşmaların yapılması söz konusu. Seçim sürecinde kaçak uygulamaların hızlanacağını tahmin ediyoruz. Asıl amaç seçim sürecinde vatandaşların oylarını toplamak. Ekonomik krizi bir ölçüde rahatlatmak için vatandaşlardan para toplamayı hedefliyorlar. Son 16 yıldır iktidar tarafından korunan kimi inşaat firmaları ve kimi sermaye grupları aracılığıyla kural dışı ve yasalara aykırı yapılaşma gerçekleştirilmiştir. Bütün bu yapıların yasalaştırılması esas ve gizlenen amaçlardan biridir. Bir diğer amaç ise TOKİ’nin aracılık ettiği, koruduğu iktidar yanlısı büyük inşaat firmalarına yeni inşaat alanlarının oluşturulması için altyapı oluşturmaktır. Doğa bedel ödeyecek - Nedir bunlar? Doğal ve arkeolojik sit alanları üzerinde oteller, AVM’ler, rezidanslar ve birtakım ticari tesisler yapıldı. Bodrum yarımadası üzerindeki 5 yıldızlı ve 7 yıldızlı oteller dikkat çekmektedir. Bu otellerin birçoğu hükümet ve bakanlık tarafından korunarak, bütün hukuk kuralları yok sayılarak gerçekleştirildi. Kıyı bölgelerindeki turizm tesislerinin çoğu aynı nitelikte. 1. Grup Arkeolojik Sit alanı olan Kapadokya’daki lüks oteller ve ticari yapıları yine aynı anlayış çevçevesinde gerçekleştirildi. Doğu Karadeniz’in eşsiz güzelliğe sahip yaylaları, Uzungöl ve Ayder gibi aynı şekilde betonlaştırıldı. Mağdur, yoksul, dar gelirli yurttaşların sorunlarının gidereceği söylemiyle manipüle edilen bu yasayla asıl olarak iktidarın yarattığı sermaye grupları ve müteahhit firmalarının çıkarları korunacak. Bedelini de doğa, tarih ve kültür değerleri ödeyecek. Ciddi sorunlar var - İstanbul Boğazı’nın tarihi siluetini olumsuz etkileyen yapılar bu düzenlemeden nasıl etkilenir? SİT alanları, arkeolojik alanlar, kıyılar, boğazlar, tarım arazileri gibi kısmen ya da tamamen yapı yasağı olan yerlerde, ya kaçak ya da ayrıcalıklı yapı haklarıyla yapılar türedi. Bu alanlara yapılan AVM, rezidans, otel, ticaret komplekslerinin ciddi sorunları var. Söz konusu yapılara karşı davalar açıldı, planları iptal edildi ve yapılar tamamen kaçak hale geldi. Meslek örgütlerinin yatırım kararlarına karşı açtığı davalara planları iptal edilen ve kaçak haline gelmiş yapılar bundan yararlanacak. Hukuk davalarının kadük hale gelmesi ve yargı devre dışı bırakılmış olmasına neden olacak. Bu kapsamında 1453 Konutları’nın planları 8 kere odanın açtığı dava sonucu iptal edildi. Çıkarılacak imar affından bunların da yararlanması söz konusu. Boğaziçi’ndeki başta Sarraf’ın kaçak katlı yalısı gibi birçok yapının yasallaştırılması söz konusu. Mehmet Cengiz’in Boğaz’a bakan ve şüpheli bir yangınla kül olan tarihi köşkünün de bu affın içine eklenmesi amaçlanıyor olabilir. Akatöy sahilindeki yüksek yoğunluklu yapılaşmaların, İstanbul’un tarihi siluetini bozan ve benzeri gökdelenlerin de bu süreçten yararlandırılnması amaçlanmaktadır. Kaçak artacak - Eklemek istediğiniz bir şey var mı? İmar affına başvuru süresi yıl sonuna kadar devam edecek. 24 Haziran ve 2019’da yapılması öngörülen yerel seçimler sürecinde Türkiye’nin kaçak yapılarla doldurulacağı anlaşılmakta. 31 Aralık 2018 tarihine kadar başvuru süresi konmuş. Bu başvuru süresinde kaçak yapıların artacağı ortada. Kamu yönetimlerinin önlem alması ve yurttaşların duyarlılıklarının göstermesine ihtiyaç var. İmar affıyla vatandaşlar mağduriyetlerinin giderileceği iddiası yanlıştır. Kayıt altına alınan kaçak yapılara her ne kadar elektrik su ve benzeri kamu hizmetlerinin verilmesi söz konusu olsa da nihai olarak hukuka aykırı olan bu yapıların yasallaştırılması söz konusu değildir. Hiçbir yasa diğer imarla ilgili yurttaş, çevre haklarıyla ilgili diğer yasaları geçersiz kılmaz. Çıkarılacak imar affıyla birlikte koruma yasası, orman ve tarımla ilgili yasalar ve kıyı kanunu ve benzeri yasal Eyüp Muhcu düzenlemelerin geçersiz olması mümkün değildir. Bakan Özhaseki Vatandaş devletle helalleşiyor Çevre ve Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki, erken seçim öncesi açıklanan ekonomi paketi içinde yer alan ve imar barışı’ şeklinde nitelendirilen imar affı düzenlemesiyle ilgili açıklamalarda bulundu. “Vatandaş devletle helalleşiyor” diye savunduğu düzenlemeden 150 milyar lira gelir beklediklerini açıklayan Özhaseki, bu paranın kentsel dönüşümde kullanılmayı planladıklarını söyledi. Bakanlık binasında gazetecilere açıklamalarda bulunan Özhaseki, “imar barışı” düzenlemesiyle ruhsatsız ve kaçak yapıların kayıt altına alınacağını söyledi. Özhaseki, şöyle konuştu “Belediye başkanlarının kanuna karşı yapmış oldukları ihale listeleri bitmiş oluyor. Sosyal faydası bunlar; vatandaş, devletle helalleşiyor. Ekonomik faydası; hazine arazisi, vatandaşa en uygun modelle hazine kazanmış oluyor. Vatandaşın evi ve iş yeri yasallaşıyor. Ekonomik olarak da kullanabiliyor. Bunun karşılığında kredi alıyor. İkinci fayda; konut üzerinden, iş yeri üzerinden vergiler alınabilecek. Toplamda bir gelir elde edeceğiz. Bu bedel, kentsel dönüşüm için kullanılacak. Buradan elde ettiğimiz geliri belediyelere 3 yıl ödemesiz, sıfır faizle kredi kullandıracağız.” Bir gazetecinin, “İstanbul’da Avcılar’da 5 kat olan yerde 8 kat çıkılmış, 3 kat ilave çıkılmış, dubleks veya fazladan katlar yapmış. Bunlarla yüzde 3 bedelle barışmış mı olunacak? Boğaziçi’ndeki durumda yasaya tabi olacak mı” sorusu üzerine Özhaseki, “Zaten devletin takdir ettiği bir ceza var, yüzde 3 diyoruz. Bağışlamıyoruz. Cezanın miktarı, az ya da çok dersiniz bir şey diyemem.” dedi. Burada sıkıntıda olan vatandaşın devletle ihtilaflı olanlar olduğuna dikkati çeken Özhaseki, bu kişilerin zaten yıkım ve para cezalarıyla karşı karşıya olduğunu, şimdi bu miktarı ödeyerek orada rahatça oturabilir hale geleceğini anlattı. İstisnası yok Bu işin bir istisnası olup olmayacağına ilişkin de Özhaseki, “Şu anda bir istisna maddesi koymadık. Bir çok şey var burada. Plan Bütçe Komisyonunda bunlar tartışılırken bir istisna maddesi, konur mu konmaz mı onu da kestiremiyorum” dedi. Boğaziçi’ndeki mevzuata aykırı yapıların hatırlatılması üzerine Özhaseki, burada ortaya çıkacak imara ve iskâna aykırılık sayısının bu çalışmanın 10 binde biri olacağını ifade etti. Özhaseki, “10 bin birinin işini çözerken, bir birimden dolayı bir şeyin feda edilmesi de asla doğru değildir. Orada da zaten değerinin çok üzerinde bir bedel alınarak verilecektir” diye konuştu. Soru Merhaba Tebernuş Bey Sonradan 2. Tarihi Sit Alanı ilan edilmiş bir binada yaşamaktayız. Bina 40-45 yıllık ve en az 30 hanelik bir binadır. 2 sene önce evi satmak istediğimizde sit alanı olduğunu öğrendik. Daha da kötüsü sadece arsa tapusu olduğundan dolayı evi satamadık. Size 2 sorum olacak. 1-İmar affı bizim gibi sit alanında kalmış yerleri kapsıyor mu? Kat itifakı için başvuru yapabiliyor muyuz ? 2-Kapsıyorsa bunu yapmamız daireyi satmamızı sağlar mı ya da bir avantajı olur mu? Yanıt Merhaba. Sit alanlarındaki yapılara imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi alınabiliyor. Ancak akabinde alınacak kat mülkiyeti için yine özel koruma kanunları geçerli olacağı için tapunun alınamaması söz konusu olabilir. Yapınızla alakalı olarak Bakanlığa müracaat etmeniz faydalo olacaktır. Satfiye Kireçci tarafından yanıtlandı. 28 Haziran 2018 1309 Burak Bozdaş 13469 Kişi okudu Yorumlar SİT ALANI, KIYI, ORMAN GİBİ ÖZEL KANUNLARA TABİ ALANLARDAKİ YAPI KAYIT BELGESİ BULUNAN YAPILAR HAKKINDA YIKIM VE PARA CEZASI KARAR ALINABİLİR Mİ? GİRİŞ 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinde, sit alanı, kıyı, orman ve mera gibi özel kanunlara tabi olan alanlarda bulunan yapıların imar barışından faydalanamayacağına ilişkin herhangi bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle, sit alanı, kıyı, orman, mera gibi alanlarda bulunan yapılar için de çok sayıda yapı kayıt belgesi alınmıştır. Bu yapı kayıt belgeleri ilgili idare veya mahkemelere sunulduğunda ise dikkate alınmamış ve bu belgenin özel kanunlara tabi olan alanlarda geçerli olmadığı ifade edilmiştir[1]. Hatta bizzat Çevre ve Şehircilik Bakanı tarafından, Kanunda böyle bir hüküm bulunmamasına rağmen 1. derece arkeolojik sit alanlarında bulunan yapılara yapı kayıt belgesi verilmeyeceği ifade edilmiştir[2]. Yapı kayıt belgesinin imar mevzuatı açısından hukuki niteliğini “Yapı Kayıt Belgesinin Hukuki Niteliği ve Sağladığı Haklar” isimli yazımızda incelemiştik[3]. Bu yazımızda ise sit alanı, kıyı ve orman gibi özel kanunlara tabi olan alanlardaki yapı kayıt belgesi bulunan yapılar hakkında yıkım ve para cezası kararı alınıp alınamayacağı incelenecektir. Bu inceleme yapılırken, uygulamada karşılaşılan sorunlar hakkında tesis edilen idari işlemler, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı görüşü, yargı kararları ve Anayasa Mahkemesinin tarih ve E2019/109, K2019/91 sayılı kararı esas alınacaktır. I. SİT ALANI, KIYI, ORMAN GİBİ ÖZEL KANUNLARA TABİ ALANLARDA BULUNAN YAPILARA VERİLEN YAPI KAYIT BELGESİ GEÇERLİ MİDİR? 3194 sayılı İmar Kanunu’na eklenen geçici 16. maddeyle hukuk hayatına giren imar barışı düzenlemesi beraberinde çok fazla sorunu da getirmiştir. Bu sorunların temel sebebi ise, genel bir kanun olan İmar Kanunu’na eklenen bir madde ile özel kanunlara tabi olan alanlardaki yapıları da kapsar şekilde düzenleme yapılmış olmasıdır. Ayrıca, imar barışının hangi alanlardaki yapıları kapsadığına ilişkin bir düzenlemeye de yer verilmemiş, sadece imar barışı kapsamına girmeyen alanlar sayılmakla yetinilerek özel kanunlara tabi alanlardaki yapıların durumu muğlak bırakılmıştır. Bir önceki imar affı düzenlemesi olan 2981 sayılı Kanun’un 3. ve 14. maddesinde ise, Kanundan yararlanamayacak yapı ve alanlar sayılmış ve 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu uyarınca belirlenmiş ve belirlenecek yerlerde ve kıyı tanımına giren yerlerde bulunan yapıların imar affından faydalanamayacağı açıkça düzenlenmiştir. Ayrıca, Danıştay kararlarıyla 2981 sayılı Kanun’un 8. ve 10. maddelerinin yorumundan; hazine, belediye il Özel idarelerine ait veya Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün idare etmekte olduğu arsa ve arazilerin bu Kanun kapsamında olduğu, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, orman gibi yerlerin ise Kanundan yararlanma olanağı bulunmadığı kabul edilmiştir.[4] 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesi ve Yapı Kayıt Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliği’ne göre imar barışından faydalanamayacak olan yapılar şunlardır 1- 31/12/2017 tarihinden sonra yapılmış olan yapılar 2- Üçüncü kişilere ait özel mülkiyete konu taşınmazlarda bulunan yapılar 3- Kesinleşmiş planlar neticesinde sosyal donatı alanı olarak belirlenmiş ve Maliye Bakanlığınca aynı amaçla değerlendirilmek üzere ilgili kurumlara tahsis edilmiş Hazineye ait taşınmazlar üzerinde bulunan yapılar 4- 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu’nda tanımlanan Boğaziçi sahil şeridi ve öngörünüm bölgesi içinde Kanuna ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanda bulunan yapılar 5- İstanbul tarihi yarımada içinde Kanuna ekli kroki ile listede sınır ve koordinatları gösterilen alanlarda bulunan yapılar 6- 6546 sayılı Çanakkale Savaşları Gelibolu Tarihi Alan Başkanlığı Kurulması Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin birinci fıkrasının e bendinde belirlenmiş Tarihi Alanda bulunan yapılar. Yukarıda sayılanlar dışında özel kanunlar kapsamında kalan alanlardaki yapıların imar barışı kapsamında olmadığına ilişkin hiçbir kanun, yönetmelik, tebliğ ve genelge bulunmamaktadır. Aksine, aşağıda aktardığımız karar ve idari işlemlerde, özel kanunlar kapsamında kalan alanlarda bulunan yapılara yapı kayıt belgesi verilebileceği açıkça ifade edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin tarih ve E2019/109, K2019/91 sayılı kararında; 2863 sayılı Kanun kapsamında korunması gerekli taşınmaz kültür varlığı olarak tescil edilmiş bir yapı için alınan yapı kayıt belgesinin dava konusu yapının kullanımına imkân sağladığı ifade edilmiştir. Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün “3194 Sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. Maddesi İmar Barışı Uyarınca Yapılacak Olan İşlemler” Konulu tarih ve 2018/8 sayılı Genelgesinin 9. sayfasında; özel kanunlara 6306 sayılı Kanun, Kıyı Kanunu, Mera Kanunu, Toprak Koruma Kanunu, Orman Kanunu, Doğal Sit, Arkeolojik Sit, Kentsel Sit, Askeri Güvenlik Alanı vs. tabi olan alanlarda bulunan taşınmazlarla ilgili olarak Yapı Kayıt Belgesi alınması mümkün olduğu belirtilmiştir[5]. Aynı şekilde, Çevre ve Şehircilik Bakanlığında imar barışı işlemlerini yürütmekle görevli olan Alt Yapı ve Kentsel Dönüşüm Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nün tarih ve sayılı yazısında da; “Özel Kanunlar Kıyı, Orman, Mera, Toprak Koruma, Doğal Sit, Arkeolojik Sit, Kentsel Sit, Askeri Güvenlik Alanı vs. kapsamında kalan yapılar için Yapı Kayıt Belgesi alınabilir.” denilerek, özel kanunlara tabi alanlarındaki yapılara yapı kayıt belgesi verilebileceği belirtilmiştir. Dolayısıyla, 1. derece arkeolojik ve doğal sit alanları da dahi olmak üzere sit alanlarında, orman, kıyı ve mera alanlarında bulunan yapılara yapı kayıt belgesi verilmeyeceğine ilişkin hiçbir yasal düzenleme bulunmadığından, bu alanlarda 31 Aralık 2017 tarihinden önce yapılmış olan yapılar için alınan yapı kayıt belgeleri geçerlidir. Bu nedenle, bu yapılara yapı kayıt belgesi verilemeyeceğine ilişkin giriş kısmında aktardığımız ve gündemin sıcaklığı üzerine yapılan açıklamaların da yasal dayanağı bulunmamaktadır. 2. ÖZEL KANUNLARA TABİ ALANLARDA BULUNAN VE YAPI KAYIT BELGESİ ALAN YAPILAR HAKKINDA YIKIM VE PARA CEZASI KARARI ALINABİLİR Mİ? İmar Barışı düzenlemesinin yasal dayanağı olan 3194 sayılı İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinin 4. fıkrasında; Yapı Kayıt Belgesi verilen yapılarla ilgili İmar Kanunu ve 2960 sayılı Boğaziçi Kanunu uyarınca alınmış yıkım kararları ile tahsil edilemeyen idari para cezalarının iptal edileceği düzenlenmiştir. İmar barışı düzenlemesi, yapı kayıt belgesi alan yapının kullanımına imkân sağlamakta ve İmar Kanunu ve Boğaziçi Kanunu uyarınca yıkım ve para cezası alınmasını engellemektedir. Bununla birlikte, yapı kayıt belgesi verilen taşınmazlar yönünden ilgili özel kanun hükümlerinin uygulanamayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.[6] 3194 sayılı Kanun’un “İstisnalar” başlıklı 4. maddesinde ise, özel kanunlarla belirlenen veya belirlenecek olan yerlerde, İmar Kanunu’nun özel kanunlara aykırı olmayan hükümlerinin uygulanacağı hüküm altına alınmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın tarihli yazısında da Yapı Kayıt Belgesinin sadece 3194 sayılı İmar Kanunu uyarınca alınan yıkım kararlarını kaldıracağı, özel Kanunlar kapsamında alınan yıkım kararlarını ise kaldırmayacağı ifade edilmiştir. Bu kapsamda uygulama alanı en fazla olan özel Kanunların ayrı ayrı değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır. 1. 2863 sayılı Kanun Kapsamında Kalan ve Yapı Kayıt Belgesi Bulunan Yapılar Hakkında Yıkım ve Para Cezası Verilebilir Mi? a. 2863 sayılı Kanun’un 16. maddesine göre, bu Kanun’a tabi alanlardaki ruhsatsız yapılaşma hakkında 3194 sayılı İmar Kanunu’nun 32. ve 42. maddeleri uyarınca, belediye encümeni veya il daimî encümeninin yıkım ve para cezası kararı verme yetkisi bulunmakta ise de[7]; yapı kayıt belgesinin bulunması durumunda İmar Kanunu’nun geçici 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, İmar Kanunu’na göre yıkım ve para cezası kararı alınamaz. b. 2863 sayılı Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kanunu’nun 57. maddesinde; “Korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlıkları ve koruma alanları ile sit alanlarına ilişkin uygulamaya yönelik kararlar almak.” koruma kurullarının görevleri arasında sayılmıştır. 3194 sayılı Kanun’un geçici 16. maddesinde yer alan düzenlemenin, 2863 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanmasına engel oluşturmaması nedeniyle, ilgili Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu veya Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Komisyonu tarafından, eski eser niteliğindeki tescilli yapılardaki izinsiz yapılaşmalar ve sit alanlarında bulunan yapılar hakkında doğrudan yıkım kararı alınabilir[8]. Fakat, 2863 sayılı Kanunda ruhsatsız yapılaşma nedeniyle idari para cezası verileceğine ilişkin hüküm bulunmadığı için, bu Kanun uyarınca idari para cezası verilmesi mümkün değildir. 2. 3621 sayılı Kıyı Kanun’u Kapsamında Kalan ve Yapı Kayıt Belgesi Bulunan Yapılar Hakkında Yıkım ve Para Cezası Verilebilir Mi? a. 3621 sayılı Kıyı Kanunu’nun 13. maddesinde, Kıyı Kanun’u kapsamında kalan alanlardaki uygulamaların kontrolünün; belediye ve mücavir alan sınırları içinde belediye, dışında ise valilikçe yürütüleceği, 14. maddesinde ise, Kıyı Kanun’u kapsamında kalan alanlarda ruhsatsız yapılar ile ruhsat ve eklerine aykırı yapılar hakkında 3194 sayılı İmar Kanunu’nun ilgili hükümleri uygulanacağı düzenlenmiştir. Bu nedenle, Kıyı Kanunu’nun 14. maddesi uyarınca, kıyı ve sahil şeridinde bulunan yapılar hakkında Kıyı Kanunu uyarınca yıkım ve para cezası kararı alınması mümkün değildir.[9] b. Kıyı Kanunu’nun 14. maddesinin göndermede bulunduğu İmar Kanunu’nun 32. ve 42. maddelerine göre para cezası verilmesi de mümkün değildir. Zira, İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesinin 4. fıkrası ile, yapı kayıt belgesi alan yapılar hakkında belediye veya il özel idaresi tarafından İmar Kanunu uyarınca yıkım ve para cezası kararı alınması engellenmiştir. c. Kıyı veya sahil şeridinde bulunan alanlar devletin hüküm ve tasarrufu altında olsa dahi, Kıyı Kanunu’nun 14. maddesindeki açık hüküm nedeniyle, 775 sayılı Gecekondu Kanun’u uyarınca da yıkım kararı alınamaz.[10] 3. SATILMASI MÜMKÜN OLMAYAN TAŞINMAZLAR ÜZERİNDEKİ YAPI KAYIT BELGESİ ALAN YAPILARIN DURUMU İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesi ve Yapı Kayıt Belgesi Tebliği uyarınca; a. Hazineye ait taşınmazlardan özel kanunları kapsamında kalan ve bu özel kanunlara göre değerlendirilmesi gerekenler dışında kalanları ile, b. Belediyelerin özel mülkiyetinde olan taşınmazların Yapı Kayıt Belgesi sahipleri ile bunların kanuni veya akdi haleflerinin talepleri üzerine satılacağı düzenlenmiştir. "Özel kanunları kapsamında kalan ve bu özel kanunlara göre değerlendirilmesi gereken" ve bu nedenle satılamayacak olan taşınmazların hangileri olduğu ise, 26 Aralık 2019 tarih ve 30990 sayılı Resmî Gazetede Yayımlanan 396 sayılı Milli Emlak Genel Tebliğinde sayılmıştır. Bu başlık altında satılması mümkün olmayan hazine taşınmazları üzerinde bulunan yapıların durumu incelenecektir. a. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altındaki orman, mera, yayla, yol ve yeşil alan gibi alanlarda bulunan ruhsatsız yapılar hakkında, İmar Kanunu uyarınca yıkım ve para cezası verilmesi mümkün ise de [11]; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca yapı kayıt belgesi bulunması durumunda İmar Kanunu’na göre yıkım ve para cezası kararı alınamaz. b. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altındaki alanlarda bulunan ve yapı kayıt belgesi alan yapılar hakkında 775 sayılı Gecekondu Kanunu uyarınca yıkım kararı alınmasını engelleyen herhangi bir hüküm bulunmadığı için, bu Kanun uyarınca yıkım kararı alınabilir. Ancak, Gecekondu Kanunu’nda başkaca bir yaptırım öngörülmediği için 775 sayılı Kanuna göre idari para cezası verilemez.[12] Fakat, yukarıda da açıkladığımız üzere, kıyı veya sahil şeridinde bulunan taşınmazlar devletin hüküm ve tasarrufu altında olsa dahi, Kıyı Kanunu’nun 14. maddesindeki açık hüküm nedeniyle 775 sayılı Gecekondu Kanun’u uyarınca da yıkım kararı alınamaz. c. Devletin özel mülkiyetinde veya hüküm ve tasarrufu altında bulunan yapılar hakkında, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca tahliye kararı da alınabilir. d. Devletin özel mülkiyetinde ya da devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan taşınmaza yapılan müdahalenin men’i ve yapı kayıt belgeli yapının kal’i yıkımı talebiyle adli yargıda dava açılması da mümkündür. Nitekim, mera vasıflı taşınmaza sürülmek, depo ve WC yapılmak suretiyle müdahalede bulunulduğu gerekçesiyle açılan müdahalenin men'i ve yapıların kal'i talepli bir davada, Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen kararda; “3194 Sayılı İmar Kanunu Geçici Madde 16'da, hazineye ait araziler üzerine inşa edilen ve yapı kayıt belgesi alınan taşınmazların satışı için, hak sahibinin talebi ve rayiç bedelin ödenmesinden başka bir şart öngörmemiştir. Ancak Kanun'da yer almamasına karşın, bu maddenin uygulanmasına ilişkin yönetmelikte “Hazineye ait taşınmazlardan özel kanunları kapsamında kalan ve bu özel kanunlara göre değerlendirilmesi gerekenler dışında kalanlar”ın Çevre ve Şehircilik Bakanlığı'na devredileceği ve sonrasında satılabileceği düzenlenmiştir. Yönetmelikte geçen “özel kanunları kapsamında kalan ve bu özel kanunlara göre değerlendirilmesi gereken taşınmazlar” ifadesinden anlaşılması gereken taşınmazlar 313 Sıra No'lu Milli Emlak Genel Tebliği'nde sayılırken 1. Fıkranın i bendinde 25/2/1998 tarihli ve 4342 Sayılı Mera Kanunu kapsamında kalan taşınmazların satılamayacağı ve devredilemeyeceği düzenlenmiştir. Şu halde, ister mülkiyet rejimi dışında kalsın isterse özel yasal düzenlemeler çerçevesinde devri yasaklanmış bulunsun, Hazineye ait bu nitelikteki taşınmazlar üzerine inşa edilen yapılar için alınan yapı kayıt belgesinin, mülkiyetin devri imkanı tanımadığı ortadadır. Bu taşınmazlar üzerinde yapılaşmaya engel yasal düzenlemelerin varlığı nedeni ile yapı kayıt belgesi, zilyetliğin muhafazasına da imkân tanıyamayacaktır. Aksinin kabulü halinde anayasal güvence altına alınan devlet ormanlarının, yasal düzenlemelerle güvence altına alınan mera yaylak kışlak gibi kamu malı niteliğindeki taşınmazların üzerinde yapı kayıt belgesi ile hakka dayanan zilyetlik tesisi gündeme gelecektir. Somut olayda; yukarıda açıklanan ilkeler dikkate alındığında mera vasfındaki dava konusu taşınmaza ilişkin yapı kayıt belgesi düzenlenmesi sahibine mülkiyetin devri imkanı tanımadığı gibi zilyetliğin muhafazası imkanı da tanımadığından davalının bu yöndeki istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.” Gerekçeleriyle tartışmalı bir şekilde yapı kayıt belgesi dikkate alınmamıştır.[13] Görüldüğü üzere, yapı kayıt belgeli yapının bulunduğu alanın tabi olduğu mülkiyet rejimine göre çok farklı ihtimaller doğmaktadır. Yargı kararlarına konu olmaya başlayan imar barışı düzenlemesinin ileride çok farklı hukuki sorunlara sebep olacağı anlaşılmaktadır. İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir.” hükmü nedeniyle, Kanunla kullanım hakkı verilmiş olan yapının 775 sayılı Gecekondu Kanunu’nun 2. maddesi uyarınca “izinsiz yapı” ve bu yapı sahibinin de 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu’nun 75. maddesi uyarınca “fuzuli şagil” olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceği sorunu ortaya çıkacaktır. Anayasa Mahkemesince benzer bir durumla ilgili verilen ihlal kararı emsal olacak niteliktedir. Anayasa Mahkemesinin kararına konu olayda; 2981 sayılı İmar Affı Kanunu uyarınca verilen tapu tahsis belgesi ile kullanılan taşınmazın sit alanı ilan edilmesi nedeniyle tahliyesine karar verilmiştir. Taşınmaz ayrıca 6831 sayılı Kanun'un 11. maddesine göre orman olarak belirlenen taşınmazlardan olup, Orman Bakanlığı’na tahsislidir. Bu işleme karşı açılan davanın reddedilerek kesinleşmesi üzerine bireysel başvuruda bulunulmuştur. Anayasa Mahkemesince verilen kararda; taşınmazın kamu yararı amacıyla tahliye edilmek istenmesine rağmen binanın değerinin ödenmemesi veya zararı telafi edici öneriler sunulmaması, mülkiyet hakkının yapı yönünden ihlali sonucunu doğurduğuna karar verilmiştir.[14] Sonuç olarak, hangi yolla olursa olsun yapı kayıt belgesi alan yapı yıkılmak isteniyorsa, öncelikle yapı sahibinin zararı karşılanmalı veya zararını telafi edici önlemler sunulmalıdır. 3. HAZİNENİN VEYA BELEDİYENİN MÜLKİYETİNDE BULUNAN VE YAPI KAYIT BELGESİ SAHİBİNE SATIN ALMA HAKKI TANINAN YAPILARIN DURUMU Yapı kayıt belgeli yapının üzerinde bulunduğu hazine veya belediye mülkiyetinde olan taşınmazın satışı mümkün kılan yapı kayıt belgesinin, bu yapının yıkımına da engel oluşturacağını kabul etmek gerekir. Bu nitelikteki yapı kayıt belgesinin, 2981 sayılı Kanun kapsamında verilen tapu tahsis belgesiyle benzer hakları sağladığı söylenebilir. Zira, tapu tahsis belgesi, ıslah imar planı veya kadastro planları yapıldıktan sonra hak sahiplerine verilecek tapuya esas teşkil eder. Aynı şekilde yapı kayıt belgesi de hazine ve belediye taşınmazını doğrudan satın alma hakkı tanır. Bu nedenle, tapu tahsis belgesi bulunan yapı hakkında İmar Kanunu[15], Gecekondu Kanunu[16] ve 2886 sayılı Kanun[17] uyarınca yıkım ve para cezası kararı alınması mümkün olmadığı gibi, hazine ve belediye taşınmazını satın alma hakkı tanıyan yapı kayıt belgesi bulunması durumunda da yıkım ve para cezası kararı alınamayacağı kabul edilmelidir. Hazine veya belediyeye ait taşınmazın satışı mümkün değil ise, yukarıda aktardığımız Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda, yapının değerinin ödenerek veya zararı telafi edici öneriler sunularak yıkım ve tahliye işlemlerinin uygulanması gerekir.[18] 4. DEVLETİN HÜKÜM VE TASARRUFU ALTINDA OLMASI GEREKEN YERİN ÖZEL MÜLKİYETTE BULUNMASI DURUMU Kıyı, orman ve mera niteliğindeki taşınmazlar, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunması gereken yerlerdendir ve bu nitelikteki taşınmazların özel mülkiyete konu olması mümkün değildir. Fakat, bu nitelikte olmasına rağmen özel mülkiyette bulunan taşınmazlar da mevcuttur. Bu taşınmazların tapuları, açılacak olan tapu iptali davasıyla hükümsüz hale gelmediği sürece, bu taşınmazlar üzerinde bulunan yapılar hakkında 775 sayılı Gecekondu Kanunu, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu uyarınca yıkım ve tahliye kararı alınamaz[19] ve adli yargıda müdahalenin men’i ve yapının kal’i yıkımı kararı verilemez[20]. Bu nitelikteki taşınmazlar üzerinde bulunan ruhsatsız yapılar hakkında İmar Kanunu uyarınca yıkım ve para cezası verilmesi mümkün ise de; 3194 sayılı İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesinin 4. fıkrası uyarınca, İmar Kanunu’nun 32. ve 42. maddelerine göre yıkım ve para cezası kararı alınmasını engellemektedir. 5. MÜLKİYET HAKKI, KOMŞULUK HAKKI, KAT MÜLKİYETİ KANUNU VE YAPI KAYIT BELGESİ Kat mülkiyetine tabi olan yerde, mimari projeye aykırı imalatlar yapılıp, ortak alana müdahale edildikten sonra imar barışı kapsamında yapı kayıt belgesi alınması Kat Mülkiyeti Kanunu'na aykırılığı ortadan kaldırmaz.[21] Böyle bir durumda yapı kayıt belgesi sadece belediye veya il özel idaresi tarafından İmar Kanunu’na göre yıkım ve para ceza kararı verilmesini engeller. Aynı şekilde, tecavüzlü yapı nedeniyle mülkiyet hakkına veya yapının manzarayı kapatması nedeniyle komşuluk hakkına dayanılarak açılan müdahalenin meni ve kal’i talepli davalarda sunulan yapı kayıt belgelerinin, komşuluk hukukundan ve mülkiyet hakkından kaynaklanan hakları ortadan kaldırmayacağı gerekçesiyle hükme esas alınmayacağı kabul edilmektedir.[22] SONUÇ Yapı kayıt belgesi verilmiş ve yapı kullanma izni bulunmayan yapılara, imar mevzuatı açısından "yapı kullanma izni" verilmiş yapılara tanınmış haklar tanınmaktadır.[23] Fakat, 3194 sayılı Kanun’un Geçici 16. maddesinde yapı kayıt belgesi verilen taşınmazlar yönünden ilgili özel kanun hükümlerinin uygulanmayacağına ilişkin açık bir hüküm bulunmaması nedeniyle, özel kanunlara tabi alanlarda bulunan yapılar hakkında Kanunlarında açık hüküm bulunması halinde yıkım ve para cezası kararı alınması mümkündür. Bununla birlikte, İmar Kanunu’nun Geçici 16. maddesinin 3. fıkrasında yer alan “Yapı Kayıt Belgesi yapının kullanım amacına yöneliktir.” hükmü nedeniyle, Kanunla kullanma hakkı verilen yapının yıkılması veya tahliye edilmesi isteniliyorsa, yapı sahibinin zararının da giderilmesi gerekmektedir. Aksi halde, mülkiyet hakkının yapı yönünden ihlali sonucunu doğuracaktır. - [1] [2] [3] [4] Danıştay 6. Dairesi, tarih ve E2008/3412, K2010/5161 sayılı kararı; Danıştay 6. Dairesi, tarih ve E2004/3883, K2005/971 sayılı kararı [5] [6] Anayasa Mahkemesinin tarih ve E2019/109, K2019/91 sayılı kararı [7] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2015/7611, K2018/2836 sayılı kararı [8] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2016/448, K2018/854 sayılı kararı [9] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2016/2325, K2019/247 sayılı kararı [10] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2015/1967, K2018/2697 sayılı kararı [11] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2016/219, K2018/352 sayılı kararı [12] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2013/4541, K2015/3481 sayılı kararı [13] Konya BAM 1. Hukuk Dairesi, tarih ve E2019/349, K2019/424 sayılı kararı [14] Anayasa Mahkemesi, 2. Bölüm, tarih ve sayılı kararı [15] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2014/6749, K;2016/3287 sayılı kararı [16] Danıştay 14. Dairesi, tarih ve E2012/6817, K2013/1034 sayılı kararı [17] Danıştay 17. Dairesi, tarih ve E2015/2250, K2016/2157 sayılı kararı [18] Anayasa Mahkemesi, 2. Bölüm, tarih ve sayılı kararı [19] Danıştay 17. Dairesinin tarih ve E2015/3381, K2016/600 sayılı kararı [20] Yargıtay 8. Hukuk Dairesi, tarih ve E2016/19959, K2018/14817 sayılı kararı [21] Bursa BAM, 4. Hukuk Dairesi, tarih ve E2018/1213, K2019/125 sayılı kararı [22] Adana BAM, 1. Hukuk Dairesi, tarih ve E2019/197, K2019/237 sayılı kararı [23] İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 5. İdari Dava Dairesinin tarih ve YD İtiraz No 2019/507 sayılı kararı

imar affı sit alanlarını kapsıyor mu