Sonrabunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. (Cehennemdeki «Gayya» vadisini boylayacaklardır.) Fizil-al il Kuran Fizil-al il Kuran: Bunların yerine namazı umursamayan ve ihtiraslarına tutsak olmuş kuşaklar geçti.
Öylebir Resul ki mutahher, yani tahriften, töhmetten, yanlışlıktan, bâtıl şüphesinden uzak, kirli eller dokunmaz, "Ona tertemiz olanlardan başkası dokunamaz." (Vâkıa, 5679) âyeti delaletince gayet temiz sahifeler okur. (Abese Sûresi'nde geçen 13-16. âyetlere bkz.) Öyle temiz sayfalar ki 3. 4.
Hz İsa’nın (s.a.s) havarilerinden sonra din bozuldu. Onlara nazil olan kitaplar hemen tahrifata uğrayıp ilahî vasfını kaybetti. Ancak Hz. Muhammed’e (s.a.s) Allah Teâlâ öyle bir nesil bahşetti ki hem O’na (s.a.s) inen kitap hem de O’nun (s.a.s) sözleri, bozulmadan günümüze kadar geldi.
Bir başka âyet-i kerîme neticeyi hülâsa ediyor: “Kendilerinden sonra yerlerine öyle bir nesil geldi ki namazı zâyî ettiler, şehvetlerinin peşine düştüler. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasını bulacak / gayyâya yuvarlanacaklardır.” (Meryem, 59)
Bu köpekler soy ve davranış olarak kurt köpeğiyle kangal arasında bir şey olacaktır. Daha sonra eğer kurt soylarını korumak istiyorsanız kurtlarla çiftleştirin ve bir kaç nesil boyu bunu yapın. Tebrikler, artık gerçek evcil kurtlarınız oldu. "Ulan ömür mü yeter?" derseniz: Ben öyle bir şey söylemedim.
Koskoca bir bahçeyi geçtik. Çiftlik gibi bir yerdi burası. Bahçenin etrafında yaşlanmış kavak ağaçları, iç kısmındaysa meşe ve dut ağaçları, onların aralarındaysa bodur kalmış erik ağaçları vardı. Gittiğimiz yolun kenarında budanmamış, cılız bahçe gülleri, güzel açma telaşına girmeden öylece bekliyor gibiydi.
TV6pf. İniş Sırasına Göre KAF SURESİ İniş Sırası 34 • Mushaf Sırası 50 • Mekki Sure • 45 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 39. Ne derlerse desinler sen sabret. Güneş doğmadan önce akşam, yatsı ve sabah vakitlerinde bir de batmadan önce öğle ve ikindi vakitlerinde[*], her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine Sahibine ibadet et. [*] Bkz. Sayfanın aşağısındaki İsra 17/78 ve Hud 11/114. MERYEM SURESİ İniş Sırası 44 • Mushaf Sırası 19 • Mekki Sure • 98 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 58. İşte Bunlar yukarıda anlattığımız elçiler, Allah’ın kendilerine nimet verdiği elçilerden; Âdem’in soyundan, Nuh ile beraber taşıdıklarımızdan, İbrahim ve İsrail’in Yakub’un soyundan, doğru yolu gösterdiğimiz ve seçtiğimiz kimselerdendirler. Onlara Rahmân’ın ayetleri okunduğu zaman, ağlayarak secdeye kapanırlardı. 59. Onlardan sonra arkalarından öyle bir nesil geldi ki, Salâtı/Namazı zayi ettiler gereken önemi vermediler ve şehvetlerine uydular. Azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır. TAHA SURESİ İniş Sırası 45 • Mushaf Sırası 20 • Mekki Sure • 135 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 11. Ateşin yanına varınca “Musa!” diye bir ses yükseldi. 12. “Ben, evet ben! Senin Rabbinim. Ayakkabılarını çıkar. Çünkü sen, kutsal Tuva vadisindesin. 13. Ben seni seçtim. Şimdi sana bildirilecek şeyleri dinle. 14. Ben!Evet ben Allah’ım; benden başka ilah yoktur. Sen, bana kulluk et ve benim zikrim[*] için âyetlerimi kafana yerleştirmek için namazı düzgün ve sürekli kıl.. [*] Zikir Arapça’da doğru bilgi’ anlamına gelir. Allah'ın indirdiği bütün kitaplar, O'nun doğru bilgisinden oluştuğundan Zikir, onların ortak adıdır. Enbiya 21/24 Allah bütün varlıkları da o bilgiyle yarattığı için onlardan elde edilen bilgi de zikirdir. “Namazı benim zikrim için kıl.” buyurmasından anlaşılacağı üzere her namaz Allah’ın kitabını ve yarattığı şeylerin değerini kavramak için kılınır. Allah Teâlâ, yarattığı ayetlerle ilgili olarak şöyle buyurulur "Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün peşpeşe gelmesinde, sağlam duruşlu olanlar için göstergeler vardır. Onlar namaz kılarken; ayakta, oturarak ve yanları üstünde Allah’ı zikreder anlayarak Kur'ân okur, dua eder göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. Derler ki "Rabbimiz! Sen bunu boşuna yaratmadın, sana içten boyun eğeriz, bizi o ateşin azabından koru! Rabbimiz! Sen kimi o ateşe sokarsan rezil edersin. Yanlışlar içinde kalanların yardımcıları olmaz. Rabbimiz! Bize çağrıda bulunan birini işittik; Rabbinize inanıp güvenin’ diyerek imana çağırıyordu, hemen inandık. Rabbimiz! Günahlarımızı bağışla, kötü işlerimizi ört. Ruhumuzu iyilerin yanına al. Rabbimiz! Elçilerin aracılığı ile söz verdiğin her şeyi bize ver. Kıyamet günü bizi rezil etme. Sen sözünden dönmezsin." Rableri Sahipleri dualarını kabul eder ve şöyle der "Erkek olsun, kadın olsun, sizden kim iyi bir çaba gösterirse çabasını boşa çıkarmam. Biriniz, diğerinden olmasınız. Hele hicret eden, yurdundan çıkarılan, yolumda eziyet görenler, savaşanlar ve o yolda öldürülenler var ya; onların da kötü işlerini örter, katımdan bir ödül olarak içinden ırmaklar akan bahçelere sokarım." Güzel karşılık Allah katındadır." Al-i İmran 3/190-195 Zikir, zeka ile yapılan bir eylemdir. Zeka çalışmak için kelimeleri kullanır. Dolayısıyla Allah’ın emrine uygun şekilde namaz kılabilmek için ya okuduğumuz dua ve ayetlerin Türkçe anlamlarını çok iyi bilmeli ya da Türkçe dua ve ayetlerle namazı kılmalıyız. Aksi takdirde namazı Allah’ın zikri için kılmak mümkün olmaz. 130. Onlar ne derlerse desinler, sen sabret. Güneşin doğuşundan önce, batmasında önce ve gecenin bölümlerinde[*1] her şeyi güzel yaptığından dolayı Rabbine ibadet et. Gündüzün bölümlerinde [*2] de ibadet et; belki memnun kalırsın. [*] Gecenin bölümleri وَمِنْ آنَاء اللَّيْلِ ifadesinde "bölümler" diye anlam verdiğimiz ânâ = kelimesi çoğuldur. Arapçada çoğul en az üçtür. Kur’an’a göre güneşin batımından doğumuna kadar olan süre gece olduğu için gecenin en az üç bölümünün olduğu anlaşılır. Güneşin batımından gök kubbenin tamamen kararması yıldızlır kümeleşme zamanı olan güneşin -18 dereceye ulaşması arasında geçen birinci dilim içinde akşam ve yatsı namazları ve bunlara bağlı nafileler kılınır. Gök kubbenin aydınlanmaya başladığı sırada seher vakti girer. Sabah ışıklarının ufukta kümeleşip kümeleri birbirinden ayıran siyah ve bayaz ışıkların bir iplik gibi üst üste gelmesi sırasında imsak ve sabah namazı vakti girer. Güneş doğunca gece biter. Birinci bölümde akşam ve yatsı namazları, üçüncü bölümün ikinci kısmında sabah namazı kılınır. Bu ikisinin arası da gecenin en uzun bölümü olan gece yarısıdır. Bu vakitte güneş ışınlarının etkisi tamamen kaybolduğu için beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde havanın iyice soğuduğu, diğer yerlerde de karanlığın en yoğun olduğu bölümdür..Bu bölüm ile seher vaktinde gece namazı kılınır. [*2]“Bölümler” diye tercüme ettiğimiz “etraf = اَطْرَافَ” kelimesi “taraf = طرف”ın çoğuludur. Arapçada çoğul, en az üçü ve daha fazlasını gösterdiğinden gündüzün ilk bölümü, güneşin doğmasından zeval vaktine kadar olur. İkinci bölümü öğle namazının, üçüncü bölümü de ikindi namazının vakti olur. Âyet, “ سَبِّحْ = kuluk et” emriyle başladığı, “namaz kıl” diye açık bir emir içermediği için bu ayette yapılması istenen ibadet nafile namazlar olur. Ebu Hureyre’nin şöyle dediği bildirilmiştir “Dostum Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem bana üç şey vasiyet etti Her ay üç gün oruç tutmak, iki rekat kuşluk duhâ namazı ve uyumadan vitir kılmam [Buhârî, Teheccüd 35; Muslim, Müsâfirîn 85 – 721]” 131. Dünya hayatının süsü olarak, kendilerini imtihan için üst üste nimetler verdiğimiz kişilere imrenme. Rabbinin verdiği rızık daha hayırlı ve daha kalıcıdır. 132. Ailene namaz kılmalarını söyle, kendin de ona dayan/ona devam et/vakitleri aksatmadan kıl! Biz senden bir rızık istemiyoruz. Güzel sonuç takvanındır! İSRA SURESİ İniş Sırası 50 • Mushaf Sırası 17 • Mekki Sure • 111 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 78. Namazı, güneşin zevalinden[1*] gecenin ğasakına[2*] kadar, bir de şafak ışıklarının kümeleştiği sırada[3*]sürekli ve tam kıl. Şafak ışıklardaki kümeleşme gözle görülür. [1*] batı tarafına yönelmesinden [2* ] Gecenin ğasakı, gecenin karanlığı anlamına geldiği gibi soğuk vakti anlamına da gelir. Lisan’ul-arab. Bulunduğumuz yerden Güneş ışınlarının tamamen çekilmesi, günün en serin vaktinin başlaması demektir. Beyaz gecelerin yaşanmadığı yerlerde Güneşin ufka uzaklığı en az 18 derece olur ve ufukta herhangi bir aydınlık kalmaz. Beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde de, Güneş ortada olmasına rağmen gece serinliği iyice hissedilmeye başlar. Abdullah b. Ömer’e Şafak sorulunca “beyazlığın gitmesi”; ğasak sorulunca da, “kızıllığın gitmesi”dir, demiş Ebû Dâvûd,Salât 6. Bu, yerinde bir tespittir. Çünkü batı ufkunda oluşan kızıl ve beyaz ışık kuşaklarından beyaz kuşak kızıla karışınca yatsı vakti girer. Bu ince tabaka, başlangıçta bir kubbe gibi olur sonra tamamen kaybolur. Ufuktan Güneş ışınları çekilip en zayıf yıldızlar ortaya çıkınca yatsı vakti çıkmış, gecenin ortası diye de tanımlanan ğasak başlamış olur. [3*] Kur'ân, karaa قرأ fiilinin mastarı olan kur’ القُرْء veya kar’ القَرْء’dan türetilmiştir; kök anlamı toplamadır[Lisanu’l-Arab, قَرْء mad]. Mastar olarak kullanıldığı gibi makrû’ مقروء = bütünlük ve küme anlamında isim olarak da kullanılır. Kuran el fecri قُرْاٰنَ الْفَجْر doğuda, seher vakti aydınlığı ile Güneşin doğması arasında kümeleşen şafak ışıklar demektir. Yoğunlaşma görüntüsünü açıklayan âyet şudur “Ramazan’da Fecrin şafağın olduğu tarafta, ak çizgi kara çizgiden size göre tam seçilinceye kadar yiyin, için.” Bakara 2/187 Bu ayete göre namaz vakitlerinin üç değişmez özelliği vardır Güneşin zevali yani tepe noktasından batıya kaymasıdır. Bu, dünyanın her yerinde ve her mevsimde kolaylıkla tespit edilebilir. Bu sırada öğlen namazının vakti girer. Gecenin ğasakı Güneş ışınları tamamen çekilince hem hava kararır hem de günün en soğuk vakti başlar. Beyaz gecelerin yaşandığı yerlerde karanlık olmaz ama havadaki soğuma kendini iyice hissedilmeye başlar. Kuran el fecr. Bu üç değişmez özellik, her mevsimde ve dünyanın her yerinde gözlemlenebildiği için Sıvalbard’da, Güneş ufkun bir hayli üstünde iken bile gözlenebilmiştir. Âyette Güneşin sadece meridyen geçişinden söz edilmiştir. Eğer Güneşin doğuşu, batışı ve gecenin karanlığı ifadeleri kullanılsaydı kutup bölgesinde namaz ve oruç vakitlerini tespit imkansızlaşırdı. 110. De ki “İster Allah’ diye çağırın veya ister Rahman’ diye çağırın. Hangisiyle çağırırsanız çağırın, sonunda en güzel isimler O’nundur.” Namazında sesini çok yükseltme ve pek de kısma, bu ikisi arasında bir yol tut!.. HUD SURESİ İniş Sırası 52 • Mushaf Sırası 11 • Mekki Sure • 123 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 114. Gündüzün iki bölümünde[1*] ve gecenin gündüze yakın zamanlarında[2*] namaz kıl. Çünkü iyilikler namazlar, kabahatleri kötülükleri giderir. Bu, aklını başına alacaklar için bir hatırlatmadır. [1*] Öğle ve ikindide [2*] Arapçada çoğul en az 3’ gece namazı en az üçtür. Akşam, yatsı ve sabah namazları. EN’AM SURESİ İniş Sırası 55 • Mushaf Sırası 6 • Mekki Sure • 165 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 72. "Namazı düzgün ve sürekli kılın ve Allah’a saygılı olun; huzurunda toplanacağınız O’dur." İBRAHİM SURESİ İniş Sırası 72 • Mushaf Sırası 14 • Mekki Sure • 52 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 31. İnanmış kullarıma de ki namazlarını tam kılsınlar ve kendilerine rızık olarak verdiğimiz şeyden gizli-açık hayra harcasınlar[*]. Bunu öyle bir gün gelmeden yapsınlar ki o günde ne alış veriş, ne de dostluk olacaktır. [*] Ayette gizli ve açık olarak buyrulduğundan bu harcamalar ihtiyaçları gidermek için değil, sadaka ve zekat kapsamında yapılan harcamalardır. RUM SURESİ İniş Sırası 84 • Mushaf Sırası 30 • Mekki Sure • 60 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 17. Öyleyse namaz [dua] ile Allah’ın yüceliğini zikredin/anın; akşamladığnız[akşam ve yatsı]da ve sabaha kavuştuğunuz zaman! 18. Övgü O’na mahsustur, göklerde de yeryüzünde de; gündüzün sonunda [ikindi vaktinde], öğleye erdiğiniz zaman da! 31. O’na yönelen kişiler olun, O’ndan çekinerek kendinizi koruyun. Namazı düzgün ve sürekli kılın. Müşriklerden/Allah'ı ikinci sıraya koyanlardan olmayın. ANKEBUT SURESİ İniş Sırası 85 • Mushaf Sırası 29 • Mekki Sure • 69 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 45. Bu Kitap’tan sana vahyedilen her şeyi anlayarak oku ve namazı tam kıl. Namaz her çeşit fuhuşu ve kötülüğü engeller. Allah’ın zikri Kitabı en önemlisidir. Allah, yaptığınız her işi bilir. Medeni Sureler BAKARA SURESİ İniş Sırası 87 • Mushaf Sırası 2 • Medeni Sure • 286 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 43. Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin;[1*] rükû edenlerle birlikte rükû edin![2*]. [1*] Zekat, belirli miktarda serveti olan Müslümanların üzerinde ekonomik bir yükümlülüktür. Zekat kelimesi, gelişme anlamına gelen "زكو" kökünden türemiştir; çünkü Müslümanlar tarafından, hem kendi kişiliklerini hem de diğer insanların durumlarını geliştiren bir ibadet olarak verilir. Zekat vermek, aynı zamanda malı dolaşıma sokarak, ekonomiyi de geliştirir. Zekat kelimesi, Kuranda daima belirlilik takısıyla birlikte, "ez-zakat" şeklinde geçer. Bu, ayetlerin indiği toplumda zekatın zaten bilinen bir kavram olduğunu göstermektedir. Sahip olunanların bir kısmını ihtiyaçlılara verme görevi Tevrat'ta da bulunmaktadır. Üçüncü ondalık Yasa'nın tekrarı 1422-29 ve 2612 ve tarlaların kenar ve köşelerinin ihtiyaçlılara bırakılması emri Levililer 2322 bunun örnekleridir. [2*] Bu âyet, ehl-i kitabın tıpkı bizim gibi namaz ve zekât ibadetleriyle yükümlü olduğunu gösterir. 45. Sabırlı[*] davranarak ve namaz kılarak yardım isteyin. Bu, Allah’a saygısı olanlardan başkasına ağır gelir. [*] Sabır Katlanmak, göğüs germek, direnmek, dirençli olmak anlamlarına gelir. 110. Namazı düzgün ve sürekli kılın, zekâtı verin. Kendiniz için önceden yaptığınız her iyiliğin karşılığını Allah’ın katında bulursunuz. Yaptığınız her şeyi gören Allah’tır. 149. Namaza kalktığın[1*] her yerde yüzünü Mescid-i Haram tarafına[2*] çevir. Rabbinin doğru saydığı budur. Yaptığınız hiçbir şey, Allah'ın dikkatinden kaçmaz. [1*] Kaf suresi 50/11. âyetteki anlama uygun olarak hurûc’a kıyam = kalkma anlamı verilmiştir. Namaz kılan, kıyama durur. [2*] Namazda Mescid-i Haram’ın kendisine dönmek gerekmez. Onun bulunduğu ana yöne dönmek yeterlidir. 150. Nerede Namaza kalkarsan, yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Nerede olursanız olun, namazda yüzünüzü onun tarafına çevirin ki insanların size karşı bir delili olmasın.[1*] İleri geri konuşan konuşur[2*], onlardan korkmayın, benden korkun. Bu, size olan iyiliklerimi tamamlamam ve sizin de hedefinize ulaşmanız içindir. [1*] Yahudi ve Hristiyanlar Kâbe’nin tekrar kıble olacağını bildikleri için, kıble değişmeseydi bunu bize karşı kullanırlardı. Kıblenin, tekrar değişeceğine dair bilgi, bugünkü İncil’de mevcuttur “Kadın, “Efendim, anlıyorum, sen bir peygambersin” dedi. “Atalarımız bu dağda tapındılar, ama sizler tapılması gereken yerin Yeruşalim’de olduğunu söylüyorsunuz.” İsa ona şöyle dedi “Kadın, bana inan, öyle bir saat geliyor ki, Baba’ya ne bu dağda, ne de Yeruşalim’de tapınacaksınız!” Yuhanna 419-21 [2*] Buradaki الا = illa edatına istisna-i munkatı anlamı verilmiştir. 153. Müminler! Sabırlı davranarak ve namaz kılarak yardım isteyin! Allah sabredenlerin yanındadır. 238. Namazları ve en orta namazı[1*] özenle sürekli kılın ve daima Allah’a içten boyun eğenlerden olun. [*] Kelimeye "orta" değil de "en orta" meali vermemizin sebebi el-vustâ = الْوُسْطَىٰ şeklinde ism-i tafdil yani bir şeyi diğerlerinden üstün gösteren isim kalıbında olmasıdır. Gün, gündüz ve geceden oluşur. Önce gündüz, sonra gece gelir. Yasin 36/40.Günü ikiye bölen şey, güneşin batışıdır. Gece ile gündüzün ortası olan bu vakitte kılınan namaz akşam namazı olduğu için "orta namaz" odur.. Namazlar diye meal verdiğimiz kelime salavat’tır. Arapçada çoğul, en az üçü gösterir. Ona orta namaz da ilave edilince dört olur. Ancak dördün ortası yoktur. Üçten sonra ortası olan ilk rakam beş olduğu için bu ayet, namazın beş vakit olmasının da delilidir. Akşam namazı, bu yönüyle de orta namazdır. Çünkü kendinden önce öğle ve ikindi, kendinden sonra da yatsı ve sabah namazı kılınır. Benzer durum, rekât sayıları açısından da geçerlidir. Ortası olan ilk rakam 3'tür. 3, 2 ile 4'ün ortasıdır. 4 ile dördün ortası olarak da düşünülebilir. Bütün bunlar akşam namazını en orta namaz yapar. Günün ilk namazının öğle namazı olması İsra 17/78 ve Hud 11/114da akşam namazını orta namaz yapar. Ayrıca 3'ü ortası olan ilk rakam yapan 1'i çıkarırsak, gece namazları ile gündüz namazları 8'er rekât olarak da eşitlenir. Bu özelliklerin diğer namazlarda olmaması, akşam namazını en orta namaz yapar. 239. Eğer korkarsanız[1*] namazı yürüyerek yahut binek üstünde kılın. Rahata kavuşunca Allah’ı, bu konuda bilmediğinizi size öğrettiği gibi zikredin[2*]. Allah’ın âyetlerini kafanıza yerleştirmek için namaz kılın[3*] [1*] Namazı vaktinde kılamamaktan korkarsanız. [2*] Namazda bir rekâtın kılınışı şöyle anlatılmıştır “O namazı kılarken Allah’ı, ayakta, oturur halde ve yanlarınız üzerinde anın.” Nisa 4/103 Tek rekâtta oturma ancak secdeden sonra olabilir. Nisa 4/102’ye göre tek rekât secde ile bittiği için oturduktan sonra bir secde daha yapmak gerekir. Bu da her rekâtta iki secdenin, secdeler arasında oturmanın ve bu sıradaki zikrin farz olduğunu gösterir. Kişinin yanları, kol ve bacaklarıdır. Vücut, kol ve bacaklar üzerinde iki şekilde durabilir. Birincisinde dizler ve dirsekler dik tutulup eller dizlerin üzerine konarak gövdenin yanların üzerinde olması sağlanır. İkincisinde de secde için başı yere koymadan önce dizler ve eller konur, karın dizlerden uzak tutulur ve böylece vücut yanların üzerine yerleştirilir. Bu durumda âyet, bir rekâtta kıyam, rüku ve secdenin şeklini bize anlatmış olur. [3*] Zikir, bağlantılarıyla birlikte düşünülüp öğrenilen doğru bilgi, o bilgiyi kullanıma hazır tutmak, akla getirmek veya söylemektir. Müfredât ذكر ve عرف md. “... benim zikrim için âyetlerimi kafana yerleştirmen için namazı düzgün ve sürekli kıl.” Taha 20/14 NİSA SURESİ İniş Sırası 92 • Mushaf Sırası 4 • Medeni Sure • 176 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 43. Ey inanıp güvenenler müminler! Sarhoşsanız, ne dediğinizi bilinceye kadar; cünüpseniz yıkanıncaya kadar, namaza yaklaşmayın [1*]. Seyir halinde olursanız o başka. Hasta veya yolculuk halinde[2*] iseniz, yahut biriniz tuvaletten gelmişse ya da kadınlara temas etmiş olup su da bulamazsanız temiz bir toprağa [3*] teyemmüm edin. Ondan yüzünüzü ve ellerinizi silin mesh edin. Allah affeder ve bağışlar. [1*] Görüldüğü gibi namaz kılmaya engel olan tek şey sarhoşluktur. Adetli kadınların namaz kılamayacağına dair söylenen sözlerin sağlam bir dayanağı yoktur. [2*] [3*] saîdenصَعٖيدًا En yaygın anlamı topraktır. Ancak dış yüzey anlamına da gelir. Kur’an’da bu kelime Kehf 18/8 ayetinde Dünya’nın dış yüzeyi, yeryüzü anlamında geçmektedir. 101. Yolculuğa çıktığınızda, ayetleri görmezden gelenlerin kafirlerin size saldırı yapmasından korkarsanız, o namazı[*]yolculuk namazını kısaltmanızda bir günah yoktur. Çünkü kafirler, size açık düşmandırlar. [*] Sefer namazı, yolculukta kılınan namaz 102. İçlerinde olur da onlar için namazı tam kılarsan[1*], onların bir kısmı seninle beraber namaza dursunlar ve silahlarını kuşansınlar; ilk secdeyi yaptıktan sonra çekilsinler; bu defa namazı kılmamış öbür kısım gelsin, seninle namaz kılsınlar[2*], tedbirli olsunlar ve silahlarını kuşansınlar. Kafirler ister ki silahlarınızdan ve eşyanızdan uzak kalasınız da üzerinize ani bir baskın yapsınlar. Yağmurdan zarar görür veya hasta olursanız, silahlarınızı bir yere koymanızda bir günah yoktur ama tedbiri elden bırakmayın. Allah, o kâfirlere küçük düşürücü bir azap hazırlamıştır. [1*] Allah’ın bize vakitli bir ibadet olmak üzere farz kıldığı namaz için 3 farklı durum söz konusudur. Normal koşullar altında kıldığımız namaz, yolculuk halinde kıldığımız namaz ve savaş halindeyken kıldığımız namaz. [2*] Namazın ve cemaatin önemi 103. O namazı kılarken[1*] Allah’ı; ayakta, oturur halde, ve yanlarınız üzerinde anın[2*]. Güvene kavuştuğunuzda o namazı tam kılın. Çünkü namaz, müminlere, vakitle sınırlı olarak[3*] farz kılınmıştır. [1*] Önceki âyette ifade edilen tek rekatlık namazı kılarken. [2*] Tek rekâtta oturma ancak secdeden sonra olabilir. Önceki âyete göre tek rekât secde ile bittiği için oturduktan sonra bir secde daha yapmak gerekir. Bu da her rekâtta iki secdenin, secdeler arasında oturmanın ve bu sıradaki zikrin farz olduğunu gösterir. Kişinin yanları, kol ve bacaklarıdır. Vücut, kol ve bacaklar üzerinde iki şekilde durabilir. Birincisinde dizler ve dirsekler dik tutulup eller dizlerin üzerine konarak gövdenin yanların üzerinde gelmesi sağlanır. İkincisinde de secde için başı yere koymadan önce dizler ve eller konur, karın dizlerden uzak tutulur ve böylece vücut yanların üzerine yerleştirilir. Bu durumda âyet, bir rekâtta kıyam, rüku ve secdenin şeklini bize anlatmış olur. [3*] Bu nedenle herhangi bir namaz kendisi için belirlenen vakit sınırlarının dışında kılınamaz. İNSAN SURESİ İniş Sırası 98 • Mushaf Sırası 76 • Medeni Sure • 31 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 25. Sabah akşam Rabbinin adını aklından çıkarma. [*] Onun sözleri hep aklında olsun. Zikretmek, hatırlamak, aklından çıkarmamak anlamına gelir. Detaylı açıklama için Bkz. Bakara 2/152 ve dipnotu. 26. Gecenin bir kısmında O’na secde et namaz kıl . Gecenin uzun bölümünde de O’na ibadet et namaz kıl, Kur’an’a çalış. [1*] Ayettin ilk cümlesinde secde et’ buyrulduğundan bunlar gece namazları olan akşam, yatsı ve sabah namazlarıdır. [2*] Ayetin ikinci cümlesinde tespih et’ buyurulmaktadır. Tespih, namaz da dahil Allah’a yapılan sürekli ibadetler, O’na boyun eğmek, kulluk etmek, O’nun indirdiğini anlayarak ve tekrar tekrar okumak anlamlarına gelir. HAC SURESİ İniş Sırası 103 • Mushaf Sırası 22 • Medeni Sure • 78 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 78. Allah yolunda hakkıyla mücadele cihad edin. Size fırsat veren O’dur. Bu dinde size bir güçlük yüklememiştir. Babanız İbrahim’in şeriatına uyun. Allah size daha önce Müslüman tam teslim olan’ adını verdi. Bu kitapta da o adı verdi ki elçimiz size örnek olsun. Siz de insanlara örnek olasınız. Namazı tam kılın, zekâtı verin ve Allah’a sıkı sarılın. O sizin en yakınınızdır; ne iyi dost ve ne iyi yardımcıdır. CUMA SURESİ İniş Sırası 110 • Mushaf Sırası 62 • Medeni Sure • 11 Ayettir Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 9. Ey inanıp güvenenler! Cuma günü namaz için çağrı yapıldığında alış verişi bırakın; Allah’ın zikrine[1*] koşun[2*]. Bilseniz bu sizin için daha hayırlıdır. [1*] Allah’ın zikri, Allah’ın kitabıdır Hicr 15/9, Enbiya 21/24. Allah’ın zikrine koşmanın ilk anlamı, cuma hutbesidir. Çünkü hutbe, Allah’ın kitabı ile ilişki kurarak bir konuyu anlatmak için okunur. Namaz da o Zikri öğrenmek için kılındığından Taha 20/14 Allah’ın zikrine koşmanın ikinci anlamı Cuma namazına gitmektir. [2*] Bu emir, kadın için de erkek için de geçerlidir. 10. Namazı bitirdiğinizde yeryüzüne dağılın[*] ve Allah’ın lütfunu arayın. Allah’ın sözlerini sık sık hatırlayın ki umduğunuza kavuşasınız. [*] Cuma namazı kılındığı takdirde öğle namazı kılınmamasının nedeni bu ayettir. MAİDE SURESİ İniş Sırası 112 • Mushaf Sırası 5 • Medeni Sure • 120 Ayet Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım. 6. Ey inanıp güvenenler! Namaza kalktığınız zaman yüzlerinizi ve dirseklerinize kadar ellerinizi yıkayın. Başınızı[1*] ve ayak bileği kemiklerine kadar ayaklarınızı mesh edin[2*]. Eğer cünüp olmuşsanız[3*] yıkanın. Hasta veya yolcu olur yahut sizden biri ayak yolundan[4*] gelir ya da kadınlarınızla birlikte olur da [5*] su bulamazsanız, temiz yüzeye toprağa yönelin; onunla yüzünüzü ve ellerinizi meshedin. Allah, size güçlük çıkarmak istemez. Onun isteği sizi arındırmak[6*] ve size olan nimetini tamamlamaktır. Belki görevlerinizi yerine getirirsiniz. [1*] Ayetin bu bölümüne "başınızın bir kısmı" anlamı verilebileceği gibi "başınızın tamamı" anlamı da verilebilir. Hanefiler başın dörtte birini, Şafiiler de çok az bir yerini mehtmeyi farz sayarken Malikîler ve Hanbeliler başın tamamını meshetmenin farz olduğunu söylemişlerdir. [2*] Mesh Bir şeyin üzerine elle dokunma. [3*] Cünüp Cinsel ilişkiyle veya başka yolla meyana gelen orgazm hali. [4*] Kişinin boşaltma ihtiyacını giderdiği yer, tuvalet, hela [5*] Cinsel ilişkide bulunursanız. Cünüplük de bu kapsamda yer alır. [6*] O gün güven içinde sizi uykuya daldırmış, sizi arındırmak, sizden şeytanın pisliğini gidermek, kalplerinizi birbirine bağlamak ve ayaklarınızı yere sağlam bastırmak için üzerinize gökten yağmur yağdırmıştı Enfal 8/11 91. Şeytanın istediği tek şey Hamr kişiyi sarhoş edip uyuşturan şey ve şans oyunlarıyla aranıza düşmanlık ve nefret sokmak bir de Allah’ın Zikri’nden Kur’an’dan ve namazdan sizi alıkoymaktır. Artık vazgeçersiniz değil mi?
Sahabe Hz. Peygamber'i koşulsuz kabul etti. İman etti ve teslim oldu. Onlar, Hz. Peygamber'le arkadaşlık, komşuluk, dostluk ettiler. Yanında bulundular. Zor günde, iyi günde etrafında oldular. Bu nedenle de hem inen ayetleri Kur'an'ı ve hem de Hz. Mustafa'nın sözlerini iyi anladılar, bellediler ve aktardılar. Onlardan sonra temiz bir nesil geldi. Sahabenin izinden gittiler. Suyu bulandırmadılar. Halkın diniyle oynamadılar. Takva sahibiydiler. Şeytanlık bilmezlerdi, bir ayeti yorumlarken alınlarının damarları çatlardı. Namaz ve zikir ehliydiler. Allah'tan ve Resulünden bir milim ayrılmadılar. Onlardan sonra bir nesil daha geldi. Onlar da bir öncekilerin yolundan gittiler. Kur'an'ı yaşadılar. Hz. Resul'ü ve sözlerini nesilden nesle aktardılar. Şeytanla ve kibrin ve şımarıklığın firavunlaştırdığı nefisle hiç işleri olmadı. Sonra kayıp bir nesil geldi ... Onlar, Rahman'ın ayetleri okunduğu zaman ağlayarak secdeye kapanırlardı. Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar. Nefislerinin arzularına uydular. Gayyayı içinden çıkılmaz cehennem çukurunu boylayacaklardır. Meryem, 58-59 Evet Gayya çukuruna talip olan; inkârcı, ibadetsiz, çilesiz, saygısız, vefasız, ecdadının imanına hakaret eden, nefislerinin kibir şehvetine kapılmış bir nesil geldi. Onlar Kur'an'ın her ayetini kendilerine göre oluşturdukları bir anlayışla tefsir ettiler. Hz. Muhammed'den hiç haz almadılar. Büyük âlimleri küçümsediler. Kitaplarına yazdıkları bir satırını anlamaktan aciz oldukları âlimlerin ilimlerini, birikimlerini reddettiler. Nefsin ve şeytanın maskarası oldular. Hadisleri inkâr ettiler. Mucizeyi, kaderi, şefaati, kabir azabını, âlimleri, zikri inkâr ettiler. Batılı oryantalistlerin açtıkları çukurda boğulan üstatlarının yolundan gittiler. Bir kısım Mısır ulemasının peşinden yalınayak koşacaklarına keşke Müslümanların içine düştükleri perişan hale çözüm getirecek hamleler yapsalardı. Kötü ve çirkin birer taklitçi olacaklarına keşke fazileti hikmet ve akıl üretselerdi. Onlar şeytanın maskaralığını tercih ettiler. Ümmetin diniyle oynayanlar Gayya'ya düşeceklerdir. Yasal Uyarı Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
❬ Önceki Sonraki ❭ Your browser doesn’t support HTML5 audio ۞ فَخَلَفَ مِنۢ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا۟ ٱلصَّلَوٰةَ وَٱتَّبَعُوا۟ ٱلشَّهَوَٰتِ ۖ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا Fe halefe min ba’dihim halfun edâus salâte vettebeûş şehevâti fe sevfe yelkavne gayyâgayyen. Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır. Türkçesi Kökü Arapçası yerlerine geldi خ ل ف فَخَلَفَ مِنْ onlardan sonra ب ع د بَعْدِهِمْ öyle bir nesil خ ل ف خَلْفٌ onlar zayi ettiler ض ي ع أَضَاعُوا namazı ص ل و الصَّلَاةَ ve uydular ت ب ع وَاتَّبَعُوا şehvetlerine ش ه و الشَّهَوَاتِ yakında فَسَوْفَ onlar bulacaklardır ل ق ي يَلْقَوْنَ kötülük غ و ي غَيًّا Diyanet İşleri Başkanlığı Onlardan sonra, namazı zayi eden, şehvet ve dünyevî tutkularının peşine düşen bir nesil geldi. Onlar bu tutumlarından ötürü büyük bir azaba çarptırılacaklardır. Diyanet Vakfı Nihayet onların peşinden öyle bir nesil geldi ki, bunlar namazı bıraktılar; nefislerinin arzularına uydular. Bu yüzden ileride sapıklıklarının cezasını çekecekler. Elmalılı Hamdi Yazır Sadeleştirilmiş Sonra bunların arkasından bozuk bir güruh geldi, namazı ziyan ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler; bunlar da Gayya kuyusunu boylayacaklardır. Elmalılı Hamdi Yazır Sonra bunların ardından öyle bir nesil geldi ki, namazı terkettiler, heva ve heveslerine uydular; onlar bu taşkınlıklarının karşılığını mutlaka göreceklerdir. Cehennemdeki Gayya» vadisini boylayacaklardır. Ali Fikri Yavuz Sonra, bu peygamberlerle, salih kimselerin arkalarından kötü bir nesil geldi ki, namazı terk ettiler, şehvetlerine uydular; bunlar da Cehennemdeki “Gayya” vâdisini boylayacaklardır. Elmalılı Hamdi Yazır Orijinal Sonra arkalarından bozuk bir güruh halef oldu, namazı zayi´ ettiler ve şehvetleri ardına düştüler, bunlar da Gayya» yı boylıyacaklar Fizilal-il Kuran Bunların yerine namazı umursamayan ve ihtiraslarına tutsak olmuş kuşaklar geçti. Bu kuşaklar sapıklıklarının cezasına çarpılacaklardır. Hasan Basri Çantay Sonra, arkalarından öyle kötü bir nesil geldi ki namazı bırakdılar, şehvetlerine uydular. İşte bunlar da azgınlıklarının cezasına uğrayacaklardır. İbni Kesir Ama onların ardından namazı bırakan, şehvetlerine uyan bir nesil geldi. Onlar bu azgınlıklarının karşılığını göreceklerdir. Ömer Nasuhi Bilmen Sonra arkalarından bir tâife onlara halef oldu ki, namazı zâyi ettiler ve şehvetlere tâbi oldular. Artık yakında cehennem deresine yetişeceklerdir. Tefhim-ul Kuran Sonra onların arkasından öyle kuşaklar türedi ki, namaz kılma duyarlığın ı kaybettiler ve şehvetlerine kapılıp uydular. Böylece bunlar azgınlıklarının cezasıyla karşılaşacaklardır.
Öyle bir nesil geldi ki namazı zayi ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler; onlar gayyaya atılacaktırAllah Teala şöyle demiştirArkalarından bir nesil geldi ki, namazı zayi ettiler Meryem Süresi 29. ayetResulüllah de şöyle demiştir;Kim beş vakit namazı muhafaza ederse, ona kıyamet gününde nur olur. Kim de onu zayi ederse, Allah onu kıyamet gününde Firavun, Haman ve Karun ile haşreder.“Arkalarından öyle bir nesil geldi ki namazı zayi ettiler ve şehvetlerinin ardına düştüler; onlar gayyaya atılacaktır” Meryem 59. Ve şöyle dediKıyamet gününde kulun ilk bakılacak ameli namazdır; eğer o tam bulunursa diğer amelleri de kabul olunur, eğer o eksik bulunursa diğer amelleri de ona şöyle demiştirBeş vakit namazı Allah kullara yazmıştır; kim onlardan bir şey zayi etmeden gelirse Allah’ın onu cennete girdireceğine dair sözü olur. Kim de onları getirmezse Allah’ın ona verilmiş sözü yoktur; isterse ona azap eder, isterse onu bağışlarPeygamberimiz demiştir ki;Kul ile küfrün arasında namazı terk etmek vardır; kim onu terk ederse kafir olurNot Namazı terk eden eğer onun farz olduğunu inkar ederse göre İblis aleyhillane ilk zamanlarda görülürdü; bir adam ona Ey acıların babası, nasıl edeyim de senin gibi olayım, dedi?İblis de Yazıklar olsun sana, senden başka kimse böyle bir şey istemedi; sen nasıl istersin, dedi?Adam da Ben bunu istiyorum, de ona Madem ki benim gibi olmak istiyorsun, namaza gevşeklik et ve doğru veya yalan yemine aldırış etme, da ona Ben de söz veriyorum, namazı bırakmayacağım, asla yemin de etmeyeceğim, aleyhillane de Ben de söz veriyorum, bir daha ademoğluna nasihat etmeyeceğim, cemaatle namaza gevşeklik ederse Allah ona on iki haslet verir Üçü dünyada, üçü ölüm anında, üçü kabirde, üçü de üç, kazancından bereket kaldırılır, yüzünden hayır siması silinir ve halk arasında nefret anındakiler de şunlardır Ruhu aç kabzedilir, çünkü çok ağır can de şudur Münker nekirin sorgusu ve zifiri de şunlardır Hesabının zor olması, Rabbin gazabı ve cehennem cemaatle namaza devam ederse Allah ona beş haslet verirOndan geçim darlığı veKabir azabı kaldırılır,Amel defteri sağından verilir,Sırattan şimşek gibi geçer,Cennete hesap vermeden girerAnlatıldığına göre Musa aziz ve celil olan Rabbine sordu İlahi, en sevdiğin amel hangisidir dedi?Allah Teala da ona şöyle vahyetti Ya Musa, bilmedin mi ki ben bütün iyi amelleri namaza bağladım; bir kulun namazı kabul olunursa diğer ameli de kabul benim azametime tevazu gösterenin, haramlarımdan göz yumanın, gündüzü zikrimle geçirenin, halkıma karşı büyüklük göstermeyip benden korkanın namazı kabul olunurEy Musa, fakire yaklaşanın, komşuyu doyuranın, çıplağı giydirenin, darda kalana yardım edenin ve garibi barındıranın namazı kabul olunurŞöyle denilmiştir İnsanlar kabirlerinden kalktıkları zaman Müslümanlardan her birine bir melek gelir, yüzündeki ve başındaki toprağı kanadı ile siler, o da ona Sen kimsin, bana merhamet ettin, der?O da Rabbin sana merhamet edinceye kadar ben sana merhamet etmedim, hamd bana değil onadır, insanlar cehenneme doğru gider, aziz ve celil olan Allah azametime yemin ederim ki sen namaz kılanlara yol bulamazsın der, cehennemde onlardan cehennem bekçisi Ey ateş, onları neden yakalamıyorsun der. O da Onları nasıl yakarım ki, aziz ve celil olan Allah, Allah’a secde etmekle toprağa sürülen yüzleri yakmayacağına yemin etti de şöyle demiştir Gölgeyi güneşe tercih edipte, cenneti cehenneme tercih etmeyene şaşılırKaynak İmam Gazali / Kalplerin Tesellisi Sülvetülarifin / bkz 196-200
Kuran Sureler Konular İletişim araf suresi 169. Ayet 1 . 2 . 3 . 4 . 5 . 6 . 7 . 8 . 9 . 10 . 11 . 12 . 13 . 14 . 15 . 16 . 17 . 18 . 19 . 20 . 21 . 22 . 23 . 24 . 25 . 26 . 27 . 28 . 29 . 30 . 31 . 32 . 33 . 34 . 35 . 36 . 37 . 38 . 39 . 40 . 41 . 42 . 43 . 44 . 45 . 46 . 47 . 48 . 49 . 50 . 51 . 52 . 53 . 54 . 55 . 56 . 57 . 58 . 59 . 60 . 61 . 62 . 63 . 64 . 65 . 66 . 67 . 68 . 69 . 70 . 71 . 72 . 73 . 74 . 75 . 76 . 77 . 78 . 79 . 80 . 81 . 82 . 83 . 84 . 85 . 86 . 87 . 88 . 89 . 90 . 91 . 92 . 93 . 94 . 95 . 96 . 97 . 98 . 99 . 100 . 101 . 102 . 103 . 104 . 105 . 106 . 107 . 108 . 109 . 110 . 111 . 112 . 113 . 114 . 115 . 116 . 117 . 118 . 119 . 120 . 121 . 122 . 123 . 124 . 125 . 126 . 127 . 128 . 129 . 130 . 131 . 132 . 133 . 134 . 135 . 136 . 137 . 138 . 139 . 140 . 141 . 142 . 143 . 144 . 145 . 146 . 147 . 148 . 149 . 150 . 151 . 152 . 153 . 154 . 155 . 156 . 157 . 158 . 159 . 160 . 161 . 162 . 163 . 164 . 165 . 166 . 167 . 168 . 169 . 170 . 171 . 172 . 173 . 174 . 175 . 176 . 177 . 178 . 179 . 180 . 181 . 182 . 183 . 184 . 185 . 186 . 187 . 188 . 189 . 190 . 191 . 192 . 193 . 194 . 195 . 196 . 197 . 198 . 199 . 200 . 201 . 202 . 203 . 204 . 205 . 206فَخَلَفَ مِن بَعْدِهِمْ خَلْفٌ وَرِثُواْ الْكِتَابَ يَأْخُذُونَ عَرَضَ هَذَا الأدْنَى وَيَقُولُونَ سَيُغْفَرُ لَنَا وَإِن يَأْتِهِمْ عَرَضٌ مُّثْلُهُ يَأْخُذُوهُ أَلَمْ يُؤْخَذْ عَلَيْهِم مِّيثَاقُ الْكِتَابِ أَن لاَّ يِقُولُواْ عَلَى اللّهِ إِلاَّ الْحَقَّ وَدَرَسُواْ مَا فِيهِ وَالدَّارُ الآخِرَةُ خَيْرٌ لِّلَّذِينَ يَتَّقُونَ أَفَلاَ تَعْقِلُونَFe halefe min ba’dihim halfun verisûl kitâbe ye’huzûne arada hâzel ednâ ve yekûlûne se yugferu lenâ ve in ye’tihim aradun misluhu ye’huzûhye’huzûhu, e lem yu’haz aleyhim mîsâkul kitâbi en lâ yekûlû alâllâhi illel hakka ve deresû mâ fîhfîhî, ved dârul âhıretu hayrun lillezîne yettekûnyettekûne, e fe lâ ta’kılûnta’kılûne. fe halefe artık yerine geçtimin ba'di-him onlardan sonrahalfun sonraki nesilverisû el kitâbe kitaba varis oldularye'huzûne alırlararada dünya malıhâze el ednâ bu değersizve yekûlûne ve derlerse yugferu lenâ yakında bize mağfiret edilecekve in ye'ti-him ve onlara gelirsearadun dünya malımisli-hu onun kadar dahaye'huzû-hu onu alırlare lem yu'haz alınmadı mıaleyhim onların üzerine, onlardanmîsâku el kitâbi kitabın misakien lâ yekûlû söylememelerialâ allâhi Allah'a karşıillâ el hakka haktan başkave deresû ve okudular, öğrendilermâ fî-hi içindeki şeylerive ed dâru el âhıretu ve ahiret yurduhayrun daha hayırlıli ellezîne o kimseler içinyettekûne takva sahibi olurlare fe lâ ta'kılûne hâlâ akıl etmez misinizHasan Basri ÇantayOnlardan sonra — bir tarafdan bu dünyânın geçici metâını kapıb Biz nasıl olsa ileride yarlığanırız» demek, bir tarafdan kendilerine ona benzer bir meta' gelirse onu da kaçırmayıb almak da devam etmek özere o kitaba vâris olan — kötü kimseler gelib onların yerine geçmişdir. Allaha İcardı hakdan başkasını söylemeyeceklerine dâir kendilerinden o kitabın hükmü vech ile te'minât alınmadı mıydı? Halbuki onda olanı durmayıp okumuşlardır da. Halbuki âhiret yurdu öyle kötü hallerden sakınanlar için mahz-ı hayırdır. Daha aklınızı başınıza almayacak mısınız? Ömer Nasuhi BilmenOnlardan sonra birtakım kimseler halef oldu, kitaba varis oldular, bu den'î varlığın fani meta'ını alır dururlar ve derler ki Elbette biz ileride mağfiret olunacağız.» Ve onlara onun misli bir meta' gelecek olsa onu da alıverirler. Onlardan Allah Teâlâ'ya karşı haktan başkasını söylemeyeceklerine dair o kitabın misakı onun hükmü veçhile bir ahd alınmamış mı idi? Halbuki, onlar o kitaptakini okumuşlardı. Ahiret evi ise muttakîler için hayırlıdır. Hâlâ buna akıl erdiremiyecek misiniz?Elmalılı Hamdi YazırDerken arkalarından bunlara bozuk bir güruh halef oldu ki kitâbı miras aldılar, şu alçak Dünya arazını irtikâb ile alırlar da birde bize mağfiret olunacak» derler. Mukabil taraftan da kendilerine öyle bir şey gelse onu da alırlar, ya Allaha karşı haktan başka bir şey söylemiyeceklerine dâir kendilerinden kitâb mîsakı alınmadı mı idi? Ve onun içindekini ders edinib okumadılarmı? Halbuki Âhıret evi Allahtan korkanlar için daha hayırlıdır, halâ akıllanmıyacakmısınız?Elmalılı sadeleştirilmişDerken, arkalarından Kitab'ı Tevrat'ı miras alan bozuk bir nesil bunların yerine geçti. Onlar şu alçak dünya malını alırlar, bir de Biz nasıl olsa bağışlanacağız!» derler. Karşı taraftan da kendilerine öyle birşey gelse, onu da alırlar. Allah'a karşı yalnız hakkı söyleyeceklerine dair kendilerinden Kitapta söz alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri durmadan okumadılar mı? Halbuki ahiret yurdu Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır; hala akıllanmayacak mısınız?Elmalılı sadeleştirilmiş - 2Derken kitabı Tevrat'ı miras alan bozuk bir nesil bunların yerini aldı. Bize nasıl olsa mağfiret edilecek diyerek, şu alçak dünya malını alıyorlar, yine onun gibi bir mal ve rüşvet gelse onu da alırlar. Allah'a karşı haktan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kendilerinden o kitabın hükmü üzere misak alınmamış mıydı? Ve onun içindekileri okuyup öğrenmemişler miydi? Oysa ahiret yurdu Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?Diyanet İşleri eski169-170 Ardlarından yerlerine gelen bir takım kötüler, Kitap'a mirasçı oldular. 'Biz nasıl olsa affedileceğiz' diyerek Kitap'ın hükümlerini değiştirme karşılığı bu değersiz dünyanın mallarını alırlar; yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Onlardan, Allah'a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitap üzerine söz alınmamış mıydı? Kitap'da olanları okumamışlar mıydı? Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için, ahiret yurdu vardır, düşünmüyor musunuz? Biz, iyiliğe çalışanların ecrini elbette zayi İşleriDerken, onların ardından yerlerine Kitab’a Tevrat’a varis olan kötü bir nesil geldi. Şu geçici dünyanın değersiz malını alır ve “nasıl olsa biz bağışlanacağız” derlerdi. Kendilerine benzeri bir mal gelse onu da alırlar. Allah hakkında, gerçek dışında bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan Kitap’ta söz alınmamış mıydı? Onun içindekileri okumamışlar mıydı? Hâlbuki, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hiç düşünmüyor musunuz?Diyanet VakfiOnların ardından da âyetleri tahrif karşılığında şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu?Celal YıldırımArkalarından onların yerine birtakım bozuk kimseler geldiler de kitaba vâris sahip oldular; hükümlerini değiştirme karşılığında şu değersiz aşağılık dünyanın geçici malını almaya başladılar ve nasılsa ileride bağışlanırız» dediler; buna benzer geçici bir mal ve menfaat gelse yine de almakta tereddüt etmezler. Allah'a karşı haktan ve doğruluktan başka bir şey söylemiyeceklerine dair kitabda mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı ? Ve kitabdakini ders olarak okumuşlardı. Allah'tan korkup, kötülüklerden sakınanlar için Âhiret yurdu hayırlıdır. Artık aklınızı kullanmaz mısınız?Suat YıldırımOnlardan sonra hayırsız bir nesil geldi ki bunlar kitaba Tevrat’a vâris oldular, ama âyetleri tahrif etme karşılığında şu değersiz dünya metâını alıp "Nasılsa affa nail oluruz!" düşüncesiyle hareket ettiler. Af umarken bile, öbür yandan yine gayr-ı meşrû bir metâ, bir rüşvet zuhûr etse, onu da alırlar. Peki onlardan, Allah hakkında gerçek olandan başka bir şey söylemeyeceklerine dair kitapta mevcut hükümler uyarınca söz alınmamış mıydı? Ve kitabın içindekileri ders edinip okumamışlar mıydı? Halbuki ebedî âhiret yurdu, Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için elbette daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?Ali Fikri YavuzNihayet arkalarından bozuk bir toplum bunların yerine geçti ki, kitaba Tevrat’a vâris oldular şu alçak dünya malını rüşvet olarak irtikâp ederler de, bir de “Bize mağfiret olunacak.” derler. Karşı taraftan da kendilerine öyle bir mal gelse, onu da alırlar. Acaba Allah’a karşı, hakdan başka bir şey söylemiyeceklerine dair kendilerinden, o kitabın hükmü üzere, kuvvetli söz alınmadı mıydı? Ve o kitabın Tevrat’ın içindekini ders edinip okumadılar mı? Halbuki âhiret yurdu, Allah’dan korkanlar için daha hayırlıdır. Hâlâ akıllanmıyacak mısınız?İbni KesirOnlardan kötü kimseler gelip onların yerine geçmiş, kitaba varis olmuşlardı. Dünyanın geçici meta'ını alıyorlar ve İleride affedileceğiz diyorlardı. Onlara buna benzer bir meta' gelse onu da alıyorlar. Onlardan; Allah'a karşı ancak hakkı söyleyeceklerine dair kitab üzerine ahd alınmamış mıydı? Ahiret yurdu, Allah'tan korkanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı başınıza almayacak mısınız?Abdulbaki GölpınarlıOnlardan sonra kitaba vâris olan öyle bir nesil geldi ki hem şu dünyanın geçici matahını alırlar da elbette ilerde yarlıganırız, suçlarımız örtülür bizim derler, hem de gene ellerine ona benzer geçici bir matah geçse almakta devam ederler. Halbuki Allah'a karşı ancak gerçek olanı söyleyeceklerine dair onlardan o kitabın hükmünce söz alınmamış mıydı ve kitapta olanları okuyup dururlar da. Halbuki âhiret yurdu, sakınanlara daha hayırlıdır, hâlâ mı aklınız ermiyor?Adem UğurOnların ardından da âyetleri tahrif karşılığında şu değersiz dünya malını alıp, nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek Kitab'a vâris olan birtakım kötü kimseler geldi. Onlara, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki, Kitap'ta Allah hakkında gerçekten başka bir şey söylemeyeceklerine dair onlardan söz alınmamış mıydı ve onlar Kitap'takini okumamışlar mıydı? Âhiret yurdu sakınanlar için daha hayırlıdır. Hâla aklınız ermiyor mu?Ali BulaçOnların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan bir takım 'kötü kimseler' geçti. Bunlar Şu değersiz olan dünyaın geçici yararını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. Allah'tan Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ akıl erdirmeyecek misiniz?Bekir Sadak169-17 0 Ardlarindan yerlerine gelen bir takim kotuler, Kitap'a mirasci oldular. Biz nasil olsa affedilecegiz» diyerek Kitap'in hukumlerini degistirme karsiligi bu degersiz dunyanin mallarini alirlar; Yine ona benzer gecici bir sey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Onlardan, Allah'a karsi ancak gercegi soyleyeceklerine dair Kitap uzerine soz alinmamis miydi? Kitap'da olanlari okumamislar miydi? Allah'a karsi gelmekten sakinanlar icin, ahiret yurdu vardir, dusunmuyor musunuz? Biz, iyilige calisanlarin ecrini elbette zayi KuranOnlardan sonra gelen kötü bir nesil Kitab’a mirasçı oldu. “Biz nasıl olsa affedileceğiz” diyerek Kitab’ın hükümlerini değiştirme karşılığı bu değersiz dünyanın mallarını alırlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da alırlar. Onlardan, Allah’a karşı ancak gerçeği söyleyeceklerine dair Kitab üzerine ahd alınmamış mıydı? Kitab’da onları okumamışlar mıydı? Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Daha aklınızı başınıza almayacak mısınız?Gültekin OnanOnların ardından yerlerine halife kitaba mirasçı olan bir takım 'kötü kimseler' geçti. Bunlar Şu değersiz olan dünyanın geçici yararını alıyor ve "Yakında bağışlanacağız" diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Tanrı'ya karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı okudular. Tanrı'dan Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Hala akletmeyecek misiniz?Muhammed EsedVe ardından ilahi kitabın mirasçısı oldukları halde bu değersiz dünyanın geçici tatlarına sarılan yeni kuşaklar aldı onların yerini; ve "Nasıl olsa sonunda affedileceğiz" diyerek karşılarına çıkan bu kabil geçici şeylere sarılan günahkar kimseler olup çıktılar. Oysa, onlardan Allaha yalnızca doğru ve gerçek olanı isnat edeceklerine dair ilahi kitap üzerine söz alınmamış mıydı? Onda yazılı olanı tekrar tekrar okumamışlar mıydı? Allaha karşı sorumluluk bilinci duyan herkes için iki hayattan en iyisi, en üstünü ahiret hayatı olduğuna göre artık aklınızı kullanmayacak mısınız?Şaban PirişOnların ardından, onları izleyen ve kitaba varis olan bir nesil geldi. -Biz nasıl olsa bağışlanacağız, diyerek, bu dünyanın geçici malını alıyorlar. Yine ona benzer geçici bir şey kendilerine gelince onu da kabul ederlerdi. Öğrendikleri kitapta, onlardan Allah hakkında doğru olandan başkasını söylememek’ üzere kitap andı’ alınmamış mıydı? Korunanlar için ahiret yurdu daha iyidir. Aklınızı kullanmıyor musunuz?Tefhim-ul KuranOnların ardından yerlerine kitaba mirasçı olan bir takım 'kötü kimseler' geçti. Bunlar Şu değersiz olan dünya nın geçici yararını alıyor ve Yakında bağışlanacağız» diyorlar. Bunun benzeri bir yarar gelince onu da alıyorlar. Kendilerinden Allah'a karşı hakkı söylemekten başka bir şeyi söylemeyeceklerine ilişkin Kitap sözü alınmamış mıydı? Oysa içinde olanı da okudular. Allah'tan Korkanlar için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Halâ akıl erdirmeyecek misiniz?Ümit ŞimşekDerken onların arkasından kötü bir nesil geldi ve kitap onların eline geçti. Onlar şu aşağılık dünyanın gelip geçici malını alır, 'Nasıl olsa bağışlanacağız' derlerdi. Sonra aldıklarının bir misli daha gelse onu da alırlardı. Yoksa onlardan, Allah hakkında gerçek dışı birşey söylemeyeceklerine dair, kitabın hükmüne göre söz alınmamış mıydı? Ve onlar kitapta yazılı olanı okuyup öğrenmemişler miydi? Sakınanlar için âhiret yurdu daha hayırlıdır. Hâlâ aklınızı başınıza almayacak mısınız?Süleyman AteşOnların ardından, yerlerine geçip Kitaba vâris olan birtakım insanlar geldi ki, onlar, şu alçakdünyânın menfaatini alıyorlar "Biz nasıl olsa bağışlanacağız!" diyorlar. Kendilerine, ona benzer bir menfaat daha gelse onu da alırlar. Peki "Allâh hakkında, gerçekten başkasını, söylememeleri hususunda kendilerinden Kitap misâkı alınmamış mıydı? Ve onun içindekini okuyup öğrenmediler mi? Âhiret yurdu, korunanlar için daha hayırlıdır. Düşünmüyor musunuz?Yaşar Nuri ÖztürkArkalarından, yerlerini alan halefler geldi. Bunlar, Kitap'a varis olmuşlardı. Şu basit dünyanın geçici menfaatini esas alıyorlar ve şöyle diyorlardı "Biz zaten bağışlanacağız!" Kendilerine, bir menfaat daha gelse onu da alıyorlardı. Bunlardan, Allah hakkında, gerçek dışında birşey söylememelerine ilişkin Kitap misakı alınmamış mıydı? O Kitap'ın içindekileri okuyup incelemediler mi? Ahiret yurdu, takvaya sarılanlar için daha hayırlıdır. Hala aklınızı işletmeyecek misiniz?Edip YükselOnların yerine, kitaba mirasçı olan başka nesiller geçti. Ancak, 'Nasıl olsa bağışlanacağız,' diyerek aşağılık ve geçici menfaatleri seçtiler. Kendilerine, benzeri geçici menfaatler gelse yine seçerler. Onlardan, kitaba bağlı kalacaklarına ve ALLAH hakkında ancak gerçeği söyleyeceklerine dair söz alınmamış mıydı? Onu okuyup öğrenmediler mi? Erdemliler için ahiret yurdu daha hayırlıdır. Anlamıyor musunuz? İçerik Anasayfa Kuran-ı Kerim Kuran ve Hadis Online Kitaplar Soru ve Cevaplar İslami Kariyer Sayfalar Kadın Penceresi Uzun Hayat Temiz Hikayeler Bilim Vadisi Eğitim Sayfası Yemek Tarifleri
onlardan sonra öyle bir nesil geldi ki