lrGA43. Haberler > Türkiye'nin 69 İlinden Mutlaka Gitmeniz Gereken 69 Müze - 1425 Öncelikle neden 81 değil de 69 olduğunu açıklayalım. Çünkü maalesef 12 ilimizde bakanlığa bağlı müze bulunmamakta. Dolayısıyla biz de sizler için 69 ilimizdeki 69 müzeyi derledik. İyi eğlenceler. 1. Adana Arkeoloji Müzesi Adana'nın ve bütün Çukurova'nın tarihi eserlerinin sergilendiği Adana Arkeoloji Müzesi, cumhuriyetin ilanından hemen sonra 1924 yılında kurulmuştur. Bu nedenle Türkiye'nin en eski on müzesinden birisidir. 2. Adıyaman Müzesi Müzede Paleolitik Dönem'e ait el baltaları, delici ve kesiciler; Kalkolitik Dönem'e ait pişmiş topraktan kaplar, Tunç Çağı'na ait süs eşyaları; Roma ve İslâm Dönemi'ne ait seramik kaplar sergilenmektedir. Yine çeşitli dönemlere ait mühürler, kadın ve erkek takıları, insan ve hayvan figürinleri, mozaikler, altın, gümüş ve bronz sikkeler; yöreye ait etnografik eserler sergilenmektedir. 3. Afyonkarahisar Müzesi İlk Tunç Çağı'ndan başlamak üzere 5000 yıllık il tarihine ait her türlü eser, 9 salonlu kapalı teşhir ile bahçedeki açık teşhirde sergilenmektedir. 4. Ağrı, İshakpaşa Sarayı İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı'ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. 5. Amasya Müzesi Amasya Müzesi 1928 yılında 'Müze deposu' olarak yılında bugünkü binasına taşınmış ve 1980 tarihinde ziyarete açılmıştır. 6. Ankara, Anadolu Medeniyetleri Müzesi ve Etnografya Müzesi Bugün kendine özgü koleksiyonlarıyla dünyanın sayılı müzeleri arasında yer alan Anadolu Medeniyetleri Müzesi'nde, Anadolu Arkeolojisi, Paleolitik Çağ'dan başlayarak günümüze kadar Osmanlı devrinin bu tarihi mekanlarında kronolojik bir sırayla yılından beri faaliyet gösteren Etnografya Müzesi'nde, Türk Sanatının Selçuklu Devri'nden günümüze kadar devam eden örnekleri sergilenmektedir. 7. Antalya Etnografya Müzesi Müzede Anadolu'nun en eski yerleşmesi olan Alt Paleolitik Çağ'dan Roma Devri'ne kadar olan dönemi kapsayan bir koleksiyon ve Anadolu'da Osmanlı kültürünü yansıtan bir etnografya koleksiyonu sergileniyor. 8. Aydın, Afrodisias Müzesi 1987 yılında UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası listesine girmiş olan Afrodisias kenti 2004 senesinde uzmanlardan oluşan jüri tarafından en iyi 10 antik kent listesine seçilmiştir. 9. Balıkesir Kuva-yi Milliye Müzesi İki seksiyondan oluşan Kuva-yi Milliye Müzesi'nde Balıkesir'de Kuva-yi Milliye'nin kurulmasına öncülük etmiş 41 kişinin aldıkları yazılı kararlar, kongrenin kararları, bu kahramanların zatî eşyaları, fotoğrafları ile Atatürk'ün Balıkesir'e gelişlerinde çekilmiş fotoğrafları ve Balıkesir'de ortaya çıkan arkeolojik eserler ile etnografik eserler sergilenmektedir. 10. Bilecik, Söğüt Ertuğrul Gazi Müzesi Eski Türk evi mimarisiyle restore edilen müzede Söğüt ve civarı ile yakın çevrede yaşayan yörüklere ait etnoğrafik eserler ve eşyalar sergilenmektedir. Müzede ayrıca sancak, eski giyim ve kuşamlar, el dokuması kilim ve halılar, silahlar, ölçü ve tartı aletleri, peşkir ve para keseleri, arkeolojik eserler, Roma, Bizans, Osmanlı dönemlerine ait sikkeler, Roma dönemine ait toprak kaplar da mevcuttur. 11. Bitlis Etnografya Müzesi Bitlis'in eski yaşantısını anlatan bu müze 2005 yılında ziyarete açılmıştır. 12. Bolu Müzesi Bolu Müzesi; arkeoloji salonu ve etnografya salonu olmak üzere 2 bölümden oluşmaktadır. Müzede 3286 adet arkeolojik, 1677 adet etnografik ve 12095 adet de sikke olmak üzere toplam 17058 adet eser bulunmaktadır. 13. Burdur Doğa Tarihi Müzesi Kavaklı Rum Kilisesi binasının onarılıp teşhir tanziminin yapılmasıyla oluşturulan müzede Burdur’un Kemer İlçesi Elmacık Köyü’nde yapılan fosil kazılarında ortaya çıkan dev bir güney filine ait iskelet ile tarih öncesi canlılara ait kalıntılar sergilenmektedir. 14. Bursa Türk İslam Eserleri Müzesi Müzede 13. yüzyıldan 20. yüzyıla kadar uzanan Selçuklu, Beylik ve Osmanlı Dönemleri'ne ait İznik, Kütahya çini ve seramik eserler, ahşap, oyma ve kakma eserler, Türk maden sanatından örnekler, tombak ve diğer metal eserler ile Selçuklu ve Osmanlı sikkeleri, geleneksel Türk elişleri ve giysileri teşhir edilmektedir. 15. Çanakkale Arkeoloji Müzesi Çanakkale de bulunan antik kentlerden ve çevresinden gelen eserler kronolojik sıra gözetilerek sergilenmektedir. Müzede arkeolojik eser, sikke ve adet etnoğrafik eser koruma altındadır. 16. Çankırı Müzesi Müzede arkeolojik ve etnografik eserlerle birlikte Miyosen döneme ait Fosil buluntuları I numaralı salonda sergilenmektedir. Ayrıca antik döneme ait cam eserler ile sikke koleksiyonu, 16176 adeti sikke, 2515 adeti arkeolojik eser ve 1283 adeti etnografik eser olmak üzere toplam 19974 adet envanterlik eser bulunmaktadır. 17. Çorum Alacahöyük Müzesi Alacahöyük Müzesi'nde Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit ve Frig dönemlerine ait eserler sergilenir. Yapıdaki en önemli parçalar, Eski Tunç Çağı'na ait 13 kral mezarı buluntusudur. Müzede ayrıca yöreye ait halı ve kilimler, ahşap tarım aletleri, dokuma tezgâhı ile Osmanlı Dönemi'ne ait delici, kesici ve ateşli silahlar gibi etnografik eserler yer alır. 18. Denizli Hierapolis Arkeoloji Müzesi Hierapolis Arkeoloji Müzesi’ndeki eserler; Lahitler ve Heykeller Salonu, Küçük Eserler Salonu ve Hierapolis Tiyatrosu Buluntuları Salonu olmak üzere üç ayrı salonda sergilenmektedir. 19. Diyarbakır Müzesi Diyarbakır Müzesi, Prehistorik Çağdan itibaren Eski Tunç, Urartu, Asur, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu, Akkoyunlu ve Osmanlı devirlerine ait eserler ve ayrıca Amida baskılı Artuklu dönemi sikkeleri ile etnografik eserlerden oluşan zengin bir koleksiyona sahiptir. 20. Edirne Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Edirne Arkeoloji ve Etnoğrafya Müzesi 1925 yılında Selimiye Camisi arkasındaki Dar-ül Kur'a Medresesi'nde kurulmuştur. Yine aynı avludaki Dar-ül Tedris'te Etnoğrafya Müzesi'nin açılması da 1936'ya rastlar. Daha sonra yeni eserlerle zenginleşen müze, 1972'de bitirilen yeni binasına taşınmıştır. Müzedeki eserlerin çoğu Prehistorik Dönem'den kalmadır. Ayrıca eski Yunan, Roma ve Bizans eserleri de mevcuttur. Değerli sikke koleksiyonu, heykeller, steller, toprak ve cam kaplar ilgiyle izlenen eserler arasındadır. Müzenin etnoğrafya salonundaysa yerel giyim kuşam örnekleri, eski Edirne Döşemesi ve Gelinim Köşesi bölümleri bulunur. 21. Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Elazığ Arkeoloji ve Etnografya Müzesi; arkeolojik eserler ve sikke salonu, halı ve kilim galerisi ile etnografya salonu olmak üzere üç bölümden oluşmaktadır. 22. Erzincan Müzesi Yöreden temin edilen ve çoğunluğunu mezar taşlarının oluşturduğu arkeolojik ve etnoğrafik eserler açık hava müzesinde sergilenmektedir. 23. Erzurum Arkeoloji Müzesi Erzurum Arkeoloji Müzesi sergi salonlarında, bölgede yaşamış kültürlerin gelişimi, üretimi, yaşam tarzı, sanatı, dini inançları vegelenekleri gibi birçok konuda ziyaretçilere bilgi sunan eserler sergilenmektedir 24. Eskişehir Eti Arkeoloji Müzesi Eskişehir ETİ Arkeoloji Müzesi, Türkiye'de özel sektör desteği ile hayata geçirilen ilk müze olma özelliğini bünyesinde Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Hitit, Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerini kapsayan yaklaşık eser bulunuyor. Bu eserlerin sadece sergilenmekte. Kalan eser ise depoda tutulmaktadır. 25. Gaziantep Zeugma Mozaik Müzesi Zeugma Antik Kenti, MÖ 300'de Büyük İskender tarafından ''Selevkia Euphrates'' adıyla kuruldu. Romalı Komutan Pompeius MÖ 64'de kendine yaptığı yardımlar karşılığında kenti 1. Antiachos'a Krallığı'nın 4 büyük şehrinden biri olan kent, MÖ 31'den itibaren tamamıyla Roma İmparatorluğuna bağlandı ve ''köprü'', ''geçit'' anlamına gelen ''Zeugma'' adını döneminde büyük bir zenginlik ve ihtişam yaşayan Zeugma, MS 256'da Sasani Kralı 1. Şapur tarafından ele geçirilerek yakılıp Zeugma Mozaik Müzesi gerek yapısal kompleksi gerekse içinde yer alan eserleri açısından dünyanın en önemli müzeleri arasında yer almaktadır. 26. Giresun Müzesi Giresun Müzesi'nde Giresun ilinin arkeolojik ve etnografik eserlerinin bir arada sergilenmektedir. 27. Gümüşhane Müzesi Gümüşhane’deki tarihi konaklardan biri olan ve 2006 yılında ziyarete açılan Gümüşhane İkizevler Kent Müzesi, bölgenin kültürel mirasını ziyaretçilerine sergilemektedir. 28. Hatay Arkeoloji Müzesi Hatay’ın ilk çağlardan, ortaçağa kadar çeşitli kültürlere tanıklık eden yapısının korunduğu, araştırıldığı, yorumlandığı, herkesin dikkatine ve beğenisine sunulduğu, yeni müzecilik anlayışının tüm gerekliliklerini kapsayan Yeni Hatay Arkeoloji Müzesi, yeni binasının açılması ile birlikte dünyanın ikinci büyük mozaik sergileme alanına sahip müzesi niteliği kazanmıştır. 29. Isparta Müzesi Isparta Müzesi’nin sergi salonları, Arkeoloji’, Hazine’, Etnografya’ ve Halı’ olmak üzere 4 ana seksiyona ayrılmıştır. Ayrıca; Arkeoloji Salonu’na geçiş kısmında, 19. yüzyıla ait Hamamcı Evi’nin kurtarılabilen malzemeleriyle Isparta Evi’ düzenlemesi yapılmıştır. 30. Mersin Silifke Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi adı altında müzede Atatürk’ün kaldığı odanın tüm eşyaları, kooperatif kurması ile ilgili belgeler, ziyaret fotoğrafları, gazete haberleri gibi belgeler sergilenmektedir. Aynı zamanda yöresel Etnografik eşyalar da sergilenmektedir. 31. İstanbul Arkeoloji Müzeleri Tarihin farklı dönemlerine izler bırakmış uygarlıklardan kalan çeşitli eserlere ev sahipliği yapan İstanbul Arkeoloji Müzeleri, dünyada müze binası olarak tasarlanan ve kullanılan ilk on müze arasında yer alır. Ayrıca Türkiye'nin de müze olarak düzenlenmiş ilk kurumudur. Sahip olduğu çarpıcı koleksiyonların yanı sıra müze binalarının mimarisi ve bahçesi ile de tarihsel ve doğal öneme sahiptir. 32. İzmir Arkeoloji Müzesi İzmir Arkeoloji Müzesi'nde, İzmir ili ve çevresinde bulunan arkeolojik eserler sergilenmektedir. 1927 yılında Aya Vukla Gözlü Kilisesi’nde ziyarete açılan müze, 1984’ten beri Konak’ta Bahribaba Parkı içindeki modern müze binasında hizmet vermektedir. 33. Kars Müzesi Modern Kars Müzesi günümüzde arkeolojik, etnografik ve taş eserlerin sergilendiği önemli müzelerimiz arasında yer almaktadır. 34. Kastamonu Müzesi İttihat ve Terakki Cemiyeti'nin Kastamonu Şubesi olarak 1910 yılında inşa edilen taş bina 1940'lı yıllarda bölge müzesi olarak açılmıştır. Müzede sikke ve arkeolojik eserlerin yanısıra Atatürk’ün 1925 yılında ziyaret ettiği ve konuşma yaptığı için Atatürk Salonu bulunmaktadır. 35. Kayseri Arkeoloji Müzesi Tarih öncesi ve sonrasında büyük önemli gelişmelerle sahne olan Kayseri’de müzeciliğin geçmişi eskilere uzanmaktadır. Osman Hamdi Bey tarafından vilayetlerle gönderilen bir genelge ile, taşınabilir eski eserlerden en önemlilerinin İstanbul’a gönderilmesi, diğerlerinin korumaya elverişli okullarda toplanmasının istenmesi üzerine, Kayseri çevresinden toplanan pek çok eser Kayseri Lisesi'nin bir odasında koruma altına alınmıştır. 1965 yılında, bugün kullanılan müze binası inşaatına başlanır ve 26 Haziran 1969 tarihinde ziyarete açılır. 36. Kırklareli Müzesi Kırklareli ve çevresinde geç kalınmış olan tarihi araştırmaların merkezi olmakla birlikte, çeşitli bilimsel kuruluşlara yardım ve öncülük etmekte olan Kırklareli Müzesi'nde 2004 yılı istatistiklerine göre 610 adet etnografik, 1487 adet arkeolojik,2285 adet sikke,15 adet mühür ve mühür baskısı olmak üzere toplam 4397 adet kayıtlı eser mevcuttur. Bu eserler, tarihi seyir itibariyle Prehistorik dönemlerden, Cumhuriyet dönemine kadar ulaşan tüm zaman dilimlerini içermektedir. 37. Kırşehir Müzesi Sikke, etnografik ve arkeolojik eser olmak üzere toplam 5453 adet eseri bulunan Kırşehir Müzesi'nin teşhir salonu 2 kattır ve 2 deposu bulunmaktadır. Teşhirde Eski Tunç Çağı’ndan günümüze kadar uzanan eserler yer almaktadır. Kültür Merkezi binasının içerisinde bulunan ve önceleri Güzel Sanatlar Galerisi olarak kullanılan bölümün alt katında arkeolojik üst katın büyük bölümünde ise etnografik eserler sergilenmektedir. Alt kattaki salonun bir köşesinde Roma Dönemi'ne ait mermer eser grubu bulunmaktadır. 38. Kocaeli Müzesi Arkeoloji ve Etnografya Müzesi olarak hizmet veren alan içinde tamir atölyesi, su deposu, lojman binası yer almaktadır. İki adet Tekel Deposu birleştirilerek Arkeolojik ve Etnografik eseler için teşhir salonları oluşturulmuştur. Arkeoloji ve Etnografya Müzesi'nde Paleolitik, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. 39. Konya Mevlana Müzesi Günümüzde en çok ziyaret edilen müzelerden biri olan yapıda en ilgi çeken parçalar, Mevlana Celaleddin Rumi'nin Kubbe-i Harda Yeşil Kubbe olarak anılan türbesi, dergâh eşyaları, değerli elyazmalarının dışında bugünkü kemanların öncüsü olarak kabul edilen sekiz telli keman, sabır taşları ve Galileo'nun asıldığı dönemde astronomi dersleri vermek için kullanılmış olan küredir. 40. Kütahya Arkeoloji Müzesi Müzede Paleolitik, Kalkolitik, Eski Tunç, Hitit , Frig, Helenistik, Roma, Bizans, Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. Özellikle Burdur Hacılar’dan gelen Geç Kalkolitik Dönem boyalı keramikleri müzenin en eski örnekleridir. Bunun yanı sıra çeşitli fosiller, Eski Tunç ve Frig dönemine ait eserler müzenin girişindeki vitrinlerde teşhir edilmektedir. Bu eserler arasında Frig çocuk oyuncakları, Ana Tanrıça, Kybele, rahipler, Satyr ve Hekate heykelleri de dikkat çekicidir. Ayrıca Helenistik ve Roma dönemlerine tarihlenen keramikler, kandiller, cam eserler, cerrahi aletler de onları tamamlamaktadır. Aizonai örenyerinde 1990 yılında bulunan Amazon Lahti de müzenin önemli eserleri arasındadır. yılına tarihlenen Yunanlılarla Amazonların savaşını canlandıran bu lahit döneminin sağlam kalabilmiş nadir örnekleri arasındadır. Seyit Ömer Höyük'te yapılan kurtarma kazısında bulunan küpler, kemik aletler, kiremitler; Ağızören kurtarma kazısında müze tarafından çıkarılan Hitit dönemi buluntuları ve Roma devri mezar taşları da müzedeki önemli eserlerdendir. 41. Malatya Müzesi Malatya Müzesi arkeoloji müzesi olarak hizmet vermektedir. Arslantepe Höyük kazısı-Karakaya Barajı altında kalan 5 höyükte yapılan kazılar ve çevreden derlenen eserler sergilenmektedir. 42. Manisa Arkeoloji Müzesi Sultan III. Murat tarafından 1585’de yaptırılan ve Mimar Sinan’ın Ege'deki tek eseri olan Muradiye Medresesi 1937 yılından itibaren Manisa Müzesi olarak ziyarete açıktır. 43. Kahramanmaraş Müzesi Kahramanmaraş Müzesi'nde Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik, Tunç, Demir, Grek, Roma ve Bizans Dönemlerine ait eserler, Antik Fil Sergi Salonu, Direkli Mağarası, Kazı ve Canlandırma Salonu, Domuztepe Höyük Canlandırma ve Kazı Sergi Salonu, Geç Hitit Eserleri Sergi Salonu, Mozaik Sergi Salonu, Taş Eserler Sergi Salonu ve Kronolojik Arkeolojik Eser Sergi Salonu olmak üzere 7 adet teşhir salonunda yeniden düzenlenerek sergilenmesinin yanı sıra bahçe teşhiri de bulunmaktadır. 44. Mardin Müzesi Mardin'deki müze ilk olarak 1947 yılında Zinciriye Sultan İsa Medresesi binasında hizmet vermeye başlamıştır. Ancak, Zinciriye Medresesi ihtiyaca cevap vermediğinden bugünkü binasına taşınmıştır. Bina orijinal olarak Süryani Katolik Patrikliği olarak yapılmıştır. 45. Muğla Milas Müzesi 1987 yılında ziyarete açılan Milas Müzesi'nde Stratonikeia, İasos, Damlıboğazhydai, Beçin kazıları ile çevredeki yüzey araştırması ve kurtarma kazılarından gelen eserler ile satın alma, bağış ve müsadere yoluyla gelen eserler sergilenmektedir. 46. Nevşehir Hacı Bektaş Müzesi Bektaşiler tarafından bu tarikatın öğretilerinin ortaya çıktığı ve tüm dünyaya yayıldığı merkez olarak kabul gören Hacı Bektaş Veli Türbesi, uluslararası önem taşıyan bu inanç sistemiyle doğrudan ilgili olması ve bu inanç sisteminin ritüel ve sembollerinin türbe mimarisi ve iç tasarımında kullanılması nedeniyle Dünya Miras Listesi’ne aday olarak gösterilmiştir. 47. Niğde Müzesi Niğde Müzesi üç büyük teşhir salonu, ihtisas kütüphanesiyle, modern konferans ve sergi salonlarıyla, Orta Anadolu'nun en önemli müzelerinden birisi durumundadır. 48. Ordu Müzesi Paşaoğlu Konağı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Eski Eserler ve Müzeler Genel Müdürlüğü tarafından 1982 yılında kamulaştırıldıktan sonra, 1983 tarihinden itibaren onarılmaya başlanmıştır. Onarımı ve teşhir tanzimi tamamlanarak 18 Kasım 1987 tarihinde Paşaoğlu Konağı ve Etnografya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. 49. Rize Atatürk Evi Müzesi Rize'de Atatürk'ün bir gece konuk olduğu ev, 1984 yılında Kültür Bakanlığı2na devredilmiş, onarılarak Atatürk Müzesi halinde düzenlenmiş ve ziyarete açılmıştır. 50. Sakarya Müzesi Müzenin sergi salonunda tarih öncesi çağlar, Roma ve Bizans Dönemi'ne ait bir grup arkeolojik eser ile Osmanlı ve Cumhuriyet Dönemi'ne ait etnografik eserler sergilenmektedir. Arkeolojik eserler arasında yassı el baltaları, pişmiş toprak kaplar, koku ve gözyaşı şişeleri, madeni ve cam eserler yer almaktadır. Etnografik eserler arasında ulu önder Atatürk’ün kullandığı eşyalar ile Osmanlı ve Cumhuriyet dönemine ait ateşli ve kesici silahlar, bakır kaplar, mühürler ve el işlemeleri teşhir edilmektedir. Sikke vitrininde, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı Dönemlerine ait sikkeler bulunmaktadır. 51. Samsun Arkeoloji ve Etnografya Müzesi Müzede, Klasik, Helenistik, Roma, Bizans, Emevi, Selçuklu, Orta Çağ Avrupa, Osmanlı ve Cumhuriyet dönemlerine ait sikkeler sergilenmektedir. Kalkolitik, İlk Tunç, Er Hitit Çağları ile Helenistik ve Roma Dönemlerine ait eserler kronolojik olarak düzenlenmiştir. Ayrıca Samsun Bölgesi’nden Müzeye intikal etmiş etnografik nitelik taşıyan bindallılar, peşkirler, para ve saat keseleri, el yazması Kur'anlar, süs eşyaları, silahlar, mutfak eşyaları, halı ve kilimler sergilenmektedir. Ayrıca yine bu salonda Atatürk’ün Samsun’a çıkışının 80. yılı münasebetiyle hazırlanan, 80 ilin simgesini taşıyan ve büyük ilgi çeken Sevgi Yorganı yer alır. 52. Sinop Tarihi Cezaevi Sinop Cezaevi yaklaşık m²’lik bir alanı kaplar. 1214 yılında şehrin Selçuklular tarafından alınışının anısına Sultan İzzettin Keykavus tarafından yaptırılan iç kale içinde yer alır. 53. Sivas Aşık Veysel Müzesi Avrupa Birliği-Türkiye Kültürlerarası Diyalog-Müzeler Hibe Programı kapsamında Sivas Müze Müdürlüğü tarafından yürütülen Müzeler Arası Kültür İttifakı Projesi’yle Aşık Veysel Müzesi’nin binası yenilendi ve sergi alanı yeni bir anlayışla, çevreye zarar vermeyen malzemelerle tekrar tasarlandı. 54. Tekirdağ Müzesi Müzede, Tekirdağ çevresinde bulunan Hellenistik, Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait mimari parçalar, lahitler, mezar taşları, yazıtlar, sütunlar, heykeller, mil taşları ve kabartmalar teşhir edilmektedir. Ayrıca yazlık oturma mekânlarının çevresinde Osmanlı Dönemi'ne ait Tekirdağ Meydan Çeşmesi ile bir sebil teşhir edilmektedir. 55. Tokat Atatürk Müzesi 1924 yılında Atatürk'ün eşi Latife Hanım ile konakladığı ev, günümüzde düzenlenip müze olarak hizmete girmiştir. Ev, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından kamulaştırılmış ve 2007 yılında müze olarak açılmıştır. 56. Trabzon Müzesi Trabzon Müzesi olarak düzenlenen konak, Zeytinlik Caddesinde, 1900’lü 1898-1913 yılların başlarında Banker Kostaki Teophylaktos tarafından büyük programlı konut olarak mimarlarının ismi tespit edilememiştir. Ancak mimarlarının İtalyan olduğu belirlenen yapıda kullanılan bir çok malzemenin İtalya’dan getirildiği bilinmektedir. Kostaki Teophylaktos 1917 yılında iflas edince, bu yapıyla birlikte bütün mal varlığına haciz konulmuş ve konak Nemlioğlu ailesi tarafından satın alınmıştır. Milli mücadele yıllarında karargah binası olarak kullanılan yapı, 1924 yılında Atatürk’ün Trabzon’u ilk ziyaretinde konaklaması için düzenlenmiştir. Atatürk ve eşi Latife Hanım ve beraberlerindekiler 15-17 Eylül 1924 tarihlerinde bu konakta kalmışlardır. 57. Şanlıurfa Arkeoloji ve Mozaik Müzesi Şanlıurfa’da bir müze açılması fikri 1948 yılında oluşmaya başlamış ve mevcut eserlerin Atatürk İlkokulu’nda bir depoda toplanması sonucunda müzenin kuruluşu ile ilgili ilk teşebbüs gerçekleşmiştir. Şanlıurfa Müzesi'nin bahçesinde de arkeolojik eserler yine kronolojik sıra esas alınarak teşhir edilmektedir. Ön cephede, açık teşhirde hayvan tasvirlerinin yer aldığı bir de mozaik havuzu bulunmaktadır. 58. Uşak Atatürk ve Etnografya Müzesi Müzede, yöresel, etnografik malzemeler, tarihi Uşak halıları ve Eşme kilimleri, eski silahlar giysiler ve diğer eserler bölümü ise Atatürk Müzesi olarak düzenlenmiştir. O dönemden kalma aynalar, sehpalar, koltuklar, Atatürk'e ait yatak odası ve yine Atatürk'e ait giysiler bulunmaktadır. 59. Van Akdamar Anıt Müzesi Van-Tatvan karayolundaki iskeleden yirmi dakikalık bir motor yolculuğu ile ulaşılan Akdamar Adası orijinal kilisesi ile dışındaki taş kabartmalarda İncil ve Tevrat'dan alınan dini konuların yanı sıra, dünyevi konular, saray hayatı, av sahneleri, insan ve hayvan figürleri tasvir edilmiştir. Bu kabartmalarda Orta Asya Türk sanatının yoğun etkilerini taşıyan 9. ve 10. yüzyıl Abbasi Sanatı'nın etkilerini görmek mümkündür. Kilise duvarlarının iç yüzeyleri günümüzde hemen hemen kaybolmaya yüz tutan dini konulu fresklerle bezenmiştir. Bu duvar resimleri yöredeki en kapsamlı ve en erken tarihli örnekler olarak ayrı bir önem taşırlar. 60. Yozgat Müzesi 1871 yılında yapılmış olan Nizamoğlu Konağı'nda 1985 yılında Etnoğrafya Müzesi olarak hizmete açılmıştır. 61. Zonguldak Maden Müzesi Türkiye'nin ilk maden müzesi olan Zonguldak Maden Müzesi'nde, geçmişten bugüne madencilik faaliyetlerinde kullanılan araç, gereç ve malzemeler sergilenmekte. Taş kömürü üretiminin 1848'de başladığı kentte o yıllardan bugüne maden işçilerinin kömür çıkarmada kullandığı kazma, kürek, baret, fener, maske, çizme gibi araç-gereçler, madencilerin kullandığı diğer malzeme ve kıyafetler ile haberleşme cihazları müzede yer alıyor. 62. Aksaray Müzesi Kapadokya Bölgesi’nin giriş kapısı olan Aksaray’da ilk müzecilik faaliyetleri 1969 yılında şehir merkezinde bulunan tarihi Zinciriye Medresesi’nde başlamış. 2006 yılında şimdiki yerine taşınan Aksaray Müzesi 2014 yılında gerçekleştirilen teşhir, tanzim çalışmaları kapsamında yenilenerek kronolojik teşhir düzeniyle tekrar ziyarete açılmıştır. 63. Bayburt Baksı Müzesi Baksı Müzesi Doğu Karadeniz’de, Bayburt’un 45 km dışında, Çoruh Vadisi’ne bakan bir tepenin üzerinde kuruludur. Eski adıyla Baksı, bugünkü adıyla Bayraktar köyünde yükselen bu sıra dışı müze, çağdaş sanat ve geleneksel el sanatlarına aynı çatı altında yan yana, iç içe yer vermektedir. 64. Karaman Müzesi Müze 1980 yılında hizmete açılmış olup, arkeolojik, etnografik, ve sikke eserleri kronolojik olarak iki sergi salonunda sergilenmektedir. Koleksiyonlarda Epi Paleolitik Devirden günümüze kadar her devri yansıtan eser mevcuttur. 65. Batman Müzesi Müzede, Paleolitik-Neolitik, Ilısu ve Hasankeyf Salonu olmak üzere 3 sergi salonu bulunmaktadır. Bu sergi salonlarında 31 adet vitrin bulunmaktadır. Bu vitrinlerde yaklaşık 450 adet eser sergilenmektedir. 66. Bartın Amasra Müzesi Amasra’nın antik bir yerleşim merkezi olması ve tarihî eser açısından zengin olması nedeniyle burada bir müze kurulması zorunlu hâle gelmiştir. Müzede, Hellenistik, Roma, Bizans, Ceneviz ve Osmanlı dönemlerine ait eserler sergilenmektedir. 67. Kilis Müzesi Bölgedeki sivil konut mimarisinin en iyi örneklerinden olan Neşet Efendi Konağı restorasyon çalışmalarından sonra Kilis Müzesi'ne dönüştürülmüştür. Kilis ve çevresinin tarihi, sosyal ve kültürel zenginliklerini yansıtan müze arkeolojik ve etnografik eserleri bulundurmaktadır. 68. Osmaniye Karatepe Aslantaş Müzesi Karatepe-Aslantaş Açık Hava Müzesi’nin bulunduğu yer, Anadolu’daki diğer ören yerlerinden çok farklıdır. Burası, Aslantaş Barajı’nın yapılmasıyla üç tarafı baraj golüyle çevrilmiştir. Müze, bir yarımada üzerinde ve etrafı ağaçlarla kaplıdır. Karatepe'nin yanındaki eski kervan yolu; Hititlerden önce, Hititler Dönemi'nde ve Haçlı Seferleri sırasında kullanılmıştır. 69. Düzce Konuralp Müzesi Roma, Bizans ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergilendiği Konuralp Müzesi'nde, 3 teşhir salonu, 1 laboratuar, 2 depo, 1 konferans salonu, idari kısım ve hizmet odası mevcuttur. Müzede arkeolojik, 456 etnografik ve adet çeşitli devirlere ait sikke olmak üzere toplam eser yer alıyor. Arkeoloji ve etnoğrafya salonlarında birbirine bağlı duvar vitrinleri yer alan müzenin arkeoloji salonunda 4 adet sikke vitrini bulunuyor. Onedio IQ'yu Facebook'tan takip etmeyi unutmayın! Nizâmülmülk’ün adından dolayı Nizamiye adını alan bu medreseler Sünnî İslam dünyası adına ciddi tehlike oluşturan Râfızî-Bâtınî düşünceyle siyasi ve askeri alanda olduğu gibi ilmi sahada da mücadele etmek ve devletin ihtiyaç duyduğu kadı, muhtesib, müstevfi, müftü, hatip, vaiz, katip vb. görevlileri yetiştirmek amacıyla kurulmuş okumaya imkanı olmayan fakir öğrencilerin de okumalarını sağlamayı Uzmanı, Yazar Suat Kaymakın YazısıNizâmülmülk Kimdir ?Asıl adı, Ebu Ali Kıvâmüddin Gıyâsüddevle Şemsülmille Hasan bin Ali bin İshak et-Tûsî olan vezir Şubat 1018’de Horasan’ın Tûs şehrine bağlı Râdkân köyünde Nûkan dihkânı Ali bin İshak Gazneliler’in Tûs âmili idi. Babası, eğitimiyle yakından ilgilenmiş ve 11-12 yaşlarından itibaren Kur’an-ı Kerim’i ezberlediği gibi, Şâfiî fıkhı, hadis alanlarında eğitim Selçukluların eline geçmesiyle babasıyla birlikte Selçukluların hizmetine girdiler. İlk önce Melik Alp Arslan’ın vezirinin idare hizmetlerinde bulundu, daha sonra Çağrı Bey’in yanına Merv’e gitti, burada ilgi ve yakınlık gördü. 1060-63 yılları arasında Horasan’ı idare Arslan’ı rakiplerine karşı taht mücadelesinde desteklemesi, Alp Arslan’ın dikkatini çekmesini sağladı ve 7 Aralık 1063’te vezir tayin edildi. Alp Arslan’ın Malazgirt Savaşı hariç tüm seferlerine katılmış ve savaşların kazanılmasında önemli rol Melikşah’ın da Selçuklu tahtına geçmesinde büyük pay sahibidir. Batınîlere karşı mücadeleyi devlet politikası haline getirmiştir. Uzun süren vezirliği sırasında devlet yönetimine tam anlamıyla hakim olması bazı devlet adamlarını rahatsız etti ve onun görevden alınması için Sultan Melikşah’a telkinde bulundular. Bu şikayetler sonuçsuz kalmıştır. “Terken Hatun” ile veziri Tâcülmülk’ün faaliyetleri sonucunda Nizâmülmülk Sultan’ın gözünden düşmüştür, ancak görevden bir Bâtınî fedaisi tarafından Nihâvend yakınlarında 14 Ekim 1092’de öldürüldü. Cenazesi İsfahan’a götürüldü. Bu cinayeti Melikşah, Terken Hatun ve Hasan Sabbah’ın azmettirdiği rivayet edilir. Ancak bazı kaynaklarda Melikşah’ın çok üzüldüğünü ve yemin ederek olayla alakası olmadığını söylediği zikredilmektedir..Nizâmülmülk’ün İslâm kültür ve medeniyeti ve özellikle devlet teşkilatı hakkında bilgi veren çok önemli bir eseri bulunmaktadır. Siyaset-nâme Siyerû’l-mulûk adlı eseri Farsça kaleme almıştır ve pek çok dile çevrildiği gibi M. Şerif Çavdaroğlu, M. Altay Köymen ve Nurettin Bayburtlugil tarafından üç ayrı Türkçe tercümesi vardır..İslam Dünyasındaki İlk Medreseler Mi ? Bazı tarihçiler Nizamiye Medreselerinin İslam tarihindeki ilk medreseler olduğunu iddia ederlerse de “bu doğru bir bilgi değildir”. Tuğrul Bey döneminde de medreselerin varlığı bilinmektedir. Özellikle Bağdat Nizamiye Medresesi’nin dünyadaki yaygın şöhreti ve öncekilerden farklı olarak devlet himayesinde kurulmuş olması bu fikrin ortaya çıkmasına neden halkı Şiî-Bâtınî düşünceye karşı korumak ve ehl-i sünnet akîdesini güçlendirmek için ülkenin her tarafında medreseler açmaya karar verdi ve Sultan Alp Arslan’ı bu medreselerin açılması hususunda teşvik etti. Nizamiye Medreseleri arasında en ünlüsü Bağdat Nizamiye Medresesidir. Bunun yanında Belh, Nişabur, Herat, İsfahan, Basra, Merv, Âmül ve Musul gibi şehirlerde de medreseler kurdurdu. Ancak Nizamiye Medreselerinin sayısı tam olarak Nizamiye Medresesi’nin AçılışıMedrese, Nizâmülmülk tarafından yaptırılan medreselerin en meşhuru ve önemlisi olmasına rağmen en eskisi değildir. Nizâmülmülk kıyamet gününe kadar adını yaşatmak için böyle bir medrese kurmaya karar vermiştir. Ancak başka bir görüşe göre de; Sultan Alp Arslan zamanında Ebu Said Sûfî denen birisinin Nizâmülmülk’e giderek “Ben senin için Bağdat’ta dünyada benzeri olmayan bir medrese inşa edeyim, bununla adın kıyamet saatine kadar devam etsin” demesi üzerine bu medreseyi yaptırmaya karar verdiği de söylenmektedir. Nizâmülmülk bu teklifi kabul ederek Ebu Said’e gerekli parayı vermeleri için Bağdat’taki vekillerine mektup medrese yaptırma konusunda Sultan Alp Arslan’dan genel bir izin alır. Bağdat Amîdi Ebu Sad el-Kâşî’yi medresenin plana uygun ve sağlam bir şekilde yapılması için görevlendirir. Medrese, hocaların ve öğrencilerin ders, kitap okuma, yeme-içme ve barınma ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde 1065’te başlayan inşaat iki sene sonra 1067’de tamamlanır. 22 Eylül 1067 tarihinde Bağdat Halifesi’nin de katıldığı muhteşem bir törenle Bağdat Nizamiye Medresesi’nin açılışı bakımı ve inşasına hizmet eden önemli ve zengin bir vakıf kurulmuştur. Medrese müştemilatında kurulan çarşıdan, arazi, hamam ve dükkânlardan elde edilen gelirler medreseye tahsis edilmiştir. Bu vakfın gelirleri, hocaların ve öğrencilerin geçimlerine bolca yetiyordu. Hocalar, yardımcıları, medrese görevlileri ve öğrenciler maaşları, yiyeceklerini, elbiselerini ve eşyalarını böylece okuldan alıyorlardı.***Eğitim ve Öğretimin Programı Medresede okutulan başlıca dersler şunlardı Kur’an ve Kur’an ilimleri, Hadis, Şafiî fıkhı ve Şafiî fıkıh usulü İslam Hukuku Metodolojisi, Eşari Kelamı, Arap edebiyatı, Arapça grameri, Vaaz, Riyaziye ve Ferâiz İslam miras hukuku. Hocalar derslerini öğrencilerin bulunduğu yerden daha yüksek bir kürsüde verirlerdi. Ders saatleri, mevsimlere, dersin niteliğine ve hocaların ilmi mertebesine göre değişirdi. Dersler hafta boyunca öğleden önce başlar öğle, ikindi ve yatsı namazlarından sonra da devam ederdi. Eğitim dili Arapça idi. Yirmi yaşını aşkın öğrencilerin girebildiği medresede eğitim süresi dört Medresesi, yüksekokul olmasından dolayı öğretimde takip edilen metodu olduğu söylenemez. Hiçbir metod hocaya telkin edilmiyordu; Muhtemelen her hocanın kendine özgü metodu medreseyi Bağdat’ta kurduğu zaman, bizzat kendisi ve kendisinden sonra ailesinden gelenler bu kuruluşun şeref idarecileri olarak seçildi. Medreseler, Nizâmülmülk zamanında ve ölümünden sonra halefleri tarafından atanan yüksek bir memur “Nâib” tarafında idare edilirdi. Medresede Nâib, hocalar ve yardımcı hocalardan başka, muhasebeciler, kütüphane müdürleri ve bir de namaz kıldıran imam vardır. Vakıf hesap defteri iyi matematik bilen uzman bir memur tarafından bir fedai’nin Vezir Nizamü’l-mülk’e suikastıBağdat Nizamiye Medresesi’nde 6 bin, Nişabur Nizamiye Medresesi’nde ise 300-400 öğrencinin eğitim gördüğü rivayet edilir. Bağdat Nizamiye Medresesi’nde eğitim gören meşhur kişilerden bazıları şunlardır İbn Tümert, Ebu Bekir Muhammed b. Velid, İbn Asakir, İmadüddin Kütüphanenin Hazin Sonu Nizâmülmülk kurduğu medreselerle bizzat meşgul oldu ve her medreseye bağlı bir kütüphane kurdurdu. Yakut, tarafından ziyaret edilip hayranlıkla zikredilen Merv’deki Nizamiye Medresesi’nin önemli bir kütüphanesi vardı. Aynı şekilde İsfahan ve Nişabur’daki medreselerine de önemli kütüphaneleri insanları elinde bulunan nadir kitapları kendisine vermeleri için teşvik etmiş, âlimlerinden yazdıkları kitaplardan istemiş, Irak ve İran’daki okulların kütüphaneleri bu kitaplarla zenginleşmiştir. Birçok tarihçi Bağdat Nizamiye Kütüphanesi’ni hayranlıkla Nizâmülmülk’ün çok kıymetli eserleri içinde barındıran kütüphane kurduğunu ve bu sayede bu eserlerden yararlanmak isteyen öğrencilerin uzun seyahatler yapmasına gerek kalmadığını belirtir. Bağdat Nizamiye Medresesi Kütüphanesi 1116 yılında çıkan yangında yandı fakat öğrencilerin büyük fedakarlıkları sayesinde kitaplar yanmaktan kurtarıldı. 1132’de kütüphane yeniden inşa edildi. 1258 yılındaki Moğol istilasından zarar görmediği söylenirse de bu zengin kütüphaneden günümüze hiçbir eser BüstüMedresenin Gözden DüşmesiMedrese, Nizâmülmülk ve çocuklarının vefat etmesinden sonra hızla geriledi. Bu gerilemede çok farklı iki sebepten oluşmuştur. İlk neden, Halife Mustansır’ın Nizamiye kadar ünlü olması için kurduğu Mustansıriyye Medresesidir 21 Nisan 1234. Nizamiye öğrencileri halifenin himayesi altında olan bu medreseyi tercih etmesi, Nizamiye Medresesi’ni ikinci plana itti. İkinci neden de, sel ve yangınlardan dolayı medresenin tahrip görmesidir…1110 yılında yangından dolayı tahrip olup yıkıldı ise de tekrar inşa sonra Dicle Nehri’nin taşması yüzünden 3 kere 1243, 1249 ve 1254 yıkılan Nizamiye Medresesi tekrar yapıldı. 1272’de çıkan yangında hem medrese hem de çevresinde bulunan çarşılar tahrip oldu. Cüveynî vakıf gelirleri ile medreseyi tekrar inşa ettirdi. Nizamiye Medresesi muhtemelen XV. yüzyılın sonunda veya XVI. yüzyılın başında ortadan kaybolmuştur… Nizamiye Medreseleri’nin Tarihteki Önemi Nizamiye Medreseleri devrin siyasi, ilmi ve dini hayatı üzerinde çok büyük etki yarattı. Şöhreti bütün İslam dünyasına yayıldı ve bu sebeple alimlerin, fakihlerin ve vaizlerin kıblegahı oldu. Nizamiye Medresesi’nin kazandığı şöhretten sonra bir çok sultan, halife ve devlet adamı Nizâmülmülk’ün yolundan giderek kendi adlarına medreseler inşa ettirdiler. Nizamiye Medreseleri dini ilimler ve özellikle Şafiî fıkhının gelişmesine önderlik etti. Hilaf, usûl ve kelam ilimlerinde büyük gelişmeler sağlandı. Bu konularla ilgili çok sayıda kitap telif edildi. “Eh-i sünnet” itikadı yayılırken Şiî-İsmâîlî akidenin yayılmasına karşı set çekmiş Selçuklu Sultanı Alp Arslan’ın bir Harezmşâhlı’yı dinlerken tasvir edilen minyatürü Reşidü’d-dîn, Camiü’t-TevârihNizamiye Medreseleri, tarihte “eğitimde şans ve fırsat eşitliği” sağlaması bakımından önemli kurumlardır. O zamanlar yükseköğretim maddî problemi olmayan, kolayca kitap satın alabilen ve çeşitli yerlerde araştırma yapabilenlerin tarafından yapılırdı. Devlet, medreseleri “yatılı ve burslu” bir eğitim kuruluşu haline getirmekle öğretimde imkân ve fırsat eşitliğini sağlama çalışmalarına girişmiş oluyordu. Nizamiye Medreseleri planı teşkilat ve müfredatıyla medreseler tarihinde bir dönüm noktası teşkil etti. Nizamiye’den önce kurulmuş olan medreseler özel kuruluşlar olduğu halde Nizamiye Medreseleri devlet himayesindeki birer kamu müessesi olarak ortaya çıktı. Nizamiye’den önce kurulan medreselerin özel bir amacı yoktu. Fakat Nizamiye Medreseleri’nin dini ve siyasi bir hedefi vardı. Nizamiye’den sonra kurulan medreselerde aynı amaçlarla kurulmaya başlandı ve Irak’ta, İran’da, Suriye’de ve Mısır’da kurulan birçok medresenin, her birinin siyasi veya dini hedeflerine göre belirlenen bir çalışma programı oldu. Bu medreselerde yetişen öğrenciler Sünnî İslam dünyasını tehdid eden Şii-Bâtınî düşüncenin yerleşmesine engel oldular. Kuzey Afrika ve Endülüs’te akli ve dini her çeşit yeniliğe karşı çıkan eğitim kurumları da Nizamiye Medreseleri’nden AYBAKAN, Bilal, “Bağdat Nizâmiye Medresesi’nin İlk Müderrisi Ebû İshak eş-Şîrâzî 476/1083”, İslam Medeniyetinde Bağdat Medînetü’s-Selâm Uluslararası Sempozyum, II, İstanbul 2011, s. 699-715 ; ERGÜM, Mustafa, Türk Eğitim Tarihi, 2005. Online Kitap; KAYMAK, Suat, “Bağdat Nizamiye Medresesi”, Yedikıta Aylık Tarih ve Kültür Dergisi, 44, 2012, s. 38-41.;KIRPIK, Güray, “Bağdat Nizamiye Medresesi’nin Kuruluşu, Yapısı ve İşlevi”, İslam Medeniyetinde Bağdat Medînetü’s-Selâm Uluslararası Sempozyum, II, İstanbul 2011, s. 685-698.; KÖYMEN, Mehmet Altay, Büyük Selçuklu Tarihi Alp Arslan ve Zamanı, III, Ankara 1992.; MAKDİSİ, George, İslam’ın Klasik Çağı’nda Din Hukuk Eğitim, çev Hasan T. Başoğlu, İstanbul 2007.; MENEKŞE, Ömer, “Selçuklu Eğitim Müesseseleri Nizamiye Medreseleri”, Diyanet İlmi Dergisi, XXXIX/3, 2003, s. 117-122.;OCAK, Ahmet, Nizamiye Medreseleri, Basılmamış Yüksek Lisans Tezi, İnönü Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Malatya 1993.;ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Nizamiye Medresesi”, DİA, XXXIII, s. 188-191.;ÖZAYDIN, Abdülkerim, “Nizâmülmülk”, DİA, XXXIII, s. 194-196.;TALAS, M. Asad, Nizamiyye Medresesi ve İslam’da Eğitim-Öğretim, çev. S. Cihan, Samsun Sadeleştirilmiş ve Kısaltılmıştır, Tamamını Okumak ve İndirmek için Tıklayınız Adamlar kocaman salon kiralıyor ve dövüş sporlarının neredeyse hepsi hoplamalı zıplamalı hal böyleyken üst katta yer kiralamak çok saçma. Ses izolasyon mevzusu bir boyut, kiralanan yerin kira bedeli bambaska bir boyut... Dövüş işi varoş işidir. En fazla 150-200 lira verir öğrenciler. En fazlada 2-3 ay devamlı giderler. Tabi belli başlı sürekli gidenler hariç. Yaz aylarında bebeler doldurur. Yalandan 2 haftada bir kemer yükseltirler... Yani gelir çok az. Geniş yer lazım. Kira çok... 3 spor salonuna gittim ikisi bodrum katıydı biri ise eski sinema salonundan bozma halı oto yıkama benzeri bir kadar soğuk oluyordu ki kazakla spor yapıyorduk terleyince buz gibi olup hasta olunca bırakmıstim. Yenibosnadan canlı bildiriyorum Halen öyleler.... D Kuşakları ve eğitim sertifikası alınca düşük bütçeyle bir çok kişi ucuz bi bodrum tutup zemin döşetip derse başlayabiliyor. Bizde de bu sporlar ilgi görmüyor gelip geçici bir heves olarak kalıyor. Bir kaç ay karete kursu, boksa merak bir ay sonra onu bırak ardından kızları etkilemek için vücut.. eve diz proteinleri onlar da elinde kalsın.. benim düşüncem bu 🤣 Benim gittiğim yer caddeye bakıyordu bayağı ferahtı Efsane tespit.. Hiç aklıma gelmemişti. 3 yerde 4-5 senelik kickboks kursuna gittim. Hepsi de senin bahsettiğin gibi. Şimdi şöyle bir şey var ama. Böyle lüks yerler olsa da gitmem ben yalnız. Milletçek fakirliği o kadar benimsemişiz ki.. Toplumsal kodumuzda var bence bu. Lüks mekanlar bana ters mesela.. kendimi rahatsız hissederim. Bazen derim mesela kendime.. bi gecekondu çevirsem yaşarım ya n'olcak derim. Gösterişi değil, pratiği severim. İşe yarasın yeter mantığındayım kaliteyi artırsın mantığı yok. Yine sosyoloji, hümanizm, dini değerlere kadar gider mevzu. quoteOrijinalden alıntı .Davy apartmanda tabi ki olmaz hiçbir spor salonu. AVM gibi yerlerde olabilir benceAlıntıları GösterAvm gibi yerlerde zaten var yıllık 30-40bin tl verebiliyorsan gidersin olur oralarda herşey dahil yani sadece dövüş sporuna değil onlarca spor ve imkan var sen seçiyorsun hangisine olmayıp yine bodrum katında olmayan nispeten elit yerler var onlarda 15binden aşağı değildirBu sahte pandemi bittikden sonra biraz araştırırsın ciddi paran varsa gidersin daha güzel bir yere Dövüş sporu demen zaten merdiven altı zihniyeti tanımlıyor fakir bir ülkeyiz sebebi o olsa gerek birde fazla ilgi olmayınca bodrum katları oluyor katılım sayısı az olduğundan kimse aylık 200 300 lira vereceğini sanmıyorum adamda kirasını ödeyemez öyle olunca quoteOrijinalden alıntı EUGENICS88Avm gibi yerlerde zaten var yıllık 30-40bin tl verebiliyorsan gidersin olur oralarda herşey dahil yani sadece dövüş sporuna değil onlarca spor ve imkan var sen seçiyorsun hangisine olmayıp yine bodrum katında olmayan nispeten elit yerler var onlarda 15binden aşağı değildirBu sahte pandemi bittikden sonra biraz araştırırsın ciddi paran varsa gidersin daha güzel bir yereAlıntıları GösterAvm dekiler spor salonlarında verilen özel ya da grup dersler oluyor hocam pek güvenilir gelmiyor bana. Zengin silkeleme tezgahı gibi hissediyorum fitness salonunda verilen dışında dediğim gibi istanbul avrupa yakasında arastirmama ragmen kaliteli bir salon bulamadım. İlk fotoya 5 saniye bakınca ayak & ter karışımı koku burnunuza kadar geliyor quoteOrijinalden alıntı sherlock88İlk fotoya 5 saniye bakınca ayak & ter karışımı koku burnunuza kadar geliyor Ben İstanbul'da MMA kursu arıyorum mesela. Sadece bir yer bulabildim düzgün benziyor ve pahalı olması güzel. Sonuçta varoşlar gelmez diye düşünüyorum. Aylik 600 700 TL fiyati var. İstanbul mma diye. Hoca Taylan Keser'mis. Ne düşünüyorsunuz hiç giden var mı buraya? quoteOrijinalden alıntı Petegrussahiplerine de dikkat et hepsi basma kaıp 1e1 aynıalayı da hep şampiyon ve de ünlü Amcamın salonu vardı oda böyleydi valla doğru tespit 🤣🤣🤣 Türkiyede medrese var mı? Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Mart 1924’te Tevhid-i Tedrisat Öğretim Birliği Kanunu kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırlan içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Istanbul’da medrese var mı? İstanbul Medreselerinin çoğu eski İstanbulun önemli yerleşim yeri olan ve Suriçi’nde bugün Fatih ilçesi sınırlarında kalan bölgede idi. Bugün bunların yirmi kadarı ayakta olup ilgi bekler durumdadır. Bu medreselerin en önemlisi hiç şüphesiz Fatih Medreseleridir. Medrese okuyan ne olur? Medreseler sayesinde orta ve yüksek seviyelerde ihtiyaç duyulan eğitim ve öğretimin verilmesi amaçlanmıştır. Medreselerde verilen eğitimler ile beraber öğrenciler mezun olduklarında müftü, kadı, hekim, matematikçi ve astronom olabilirler. Medrese kaç yılda biter? Medresede 8-12 yıl arasında bir eğitim süreci var. Bu süreç talebelerin Kur’an-ı Kerim okumasıyla başlar. Ardından hadis, tefsir, fıkıh, Arap Dili ve Edebiyatı, tasavvuf ve ahlaki eğitimler alır. Medresemizde yatılı kalan talebeler çok sıkı bir eğitimden geçiriliyor. Hangi illerde medrese var? TARİHİN TANIKLARI MEDRESELER Tarihin Tanıkları Medreseler. İkinci Bayezid Külliyesi – Edirne. Kapı Ağası Medresesi – Amasya. Yakutiye Medresesi – Erzurum. Çifte Minareli Medrese – Erzurum. Sahabiye Medresesi – Kayseri. Cacabey Medresesi – Kırşehir. İnce Minareli Medrese – Konya. Gök Medrese hangi ilde? Gök Medrese ya da diğer adıyla Sahibiye Medresesi, Sivas’ta yer alan medresedir. Anadolu Selçuklu Devleti döneminde, batı yönünde giriş kapısının yer aldığı ana büyük kapı üzerindeki kitabesinden anlaşıldığına göre 1271 yılında Sahip Ata Fahrettin Ali tarafından Mimar Kaluytan’a Kaluyan el-Konevi yaptırılmıştır. Medrese eğitimi var mı? Bu amaçla Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 3 Mart 1924’te Tevhidi Tedrisat Öğretim Birliği Kanunu kabul edildi. Bu kanunla, medreseler kaldırıldı ve Türkiye Cumhuriyeti sınırları içindeki bütün okullar, Millî Eğitim Bakanlığı’na bağlandı. Medresenin anlamı ne? Medrese, Müslüman ülkelerde orta ve yükseköğretimin yapıldığı eğitim kurumlarının genel adıdır. Medrese kelimesi Arapça ders درس kökünden gelir. Medreselerde ders verenlere “müderris”, onların yardımcılarına “muid”, okuyanlara “danışmend”, “softa” veya “talebe” adı verilir. Kızlar medreseye gider mi? Kadınların klasik dönemde Osmanlı Devleti’nde yararlandığı tek eğitim kurumu sıbyan mektepleriydi. Medreseler kızların eğitim alabildiği bir kurum değildi. Medresede ne yapılır? Medreselerde ağırlıklı olarak Kuran, kıyas, icma, fıkıh, kelam gibi dini dersler okutulurken, Nizamiye medreselerinde hem pozitif bilimler hem de dini bilimler birlikte okutulmuştur. Medrese eğitimi kaç yaşında başlar? Türkiye’de onlarca gerici dernek ve vakıf üzerinden yapılan bu eğitimlerden biri de İstanbul Sultangazi’de gerçekleştiriliyor. Çocuklar daha 4 yaşında… Türkiyedeki medreseler nelerdir? TARİHİN TANIKLARI MEDRESELER Tarihin Tanıkları Medreseler. İkinci Bayezid Külliyesi – Edirne. Kapı Ağası Medresesi – Amasya. Yakutiye Medresesi – Erzurum. Çifte Minareli Medrese – Erzurum. Sahabiye Medresesi – Kayseri. Cacabey Medresesi – Kırşehir. İnce Minareli Medrese – Konya. Konya Karatay Medresesi kime ait? Karatay Medresesi, Konyada bulunan Selçuklu dönemine ait yapı. Sivas Gök Medrese hangi amaçla yapılmıştır? 1271 yılında Çifte Minareli Medrese ve Gök Medrese de din eğitimi ve hukuk gibi bilim dallarına ait eğitim ve araştırma faaliyetleri göstermiştir. Gök bilimleri üzerine çalışma yapılması adına da Burûciye Medresesi yaptırılmıştır. Ayrıca bu medreseler ilmî olarak gelişmelere de kaynak olma görevi üstlenmiştir. Medreselerde nasıl eğitim verilir? Medreselerde verilen dersler Medreselerde ağırlıklı olarak Kuran, kıyas, icma, fıkıh, kelam gibi dini dersler okutulurken, Nizamiye medreselerinde hem pozitif bilimler hem de dini bilimler birlikte okutulmuştur. Bu eğitim sisteminde batinilik ve şiilik arasında fikri mücadele amaçlanmıştır.

türkiyede medrese eğitimi veren yerler